| Sürekli son sınıfta olduğum, senin Harvard'tan atıldığın zamanı düşünüyorum. | Open Subtitles | أظلّ أفكّر في الأيّام الخوالي عندما كنتُ طالباً بصفّ التخرّج |
| Annenize baktığımda depremden sonra başından geçen onca şeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | حين أنظر لأمك، أفكّر في كل ما عانيتِه بعد الزلزال. |
| düşünüyordum da. Bu çok büyük bir komplo. | Open Subtitles | كنت أفكّر في ذلك، لا بد أن وراء ذلك مؤامرة عظيمة |
| Teşekkür ederim. Ben değiştirmenin vakti geldi diye düşünüyordum. | Open Subtitles | شكراً، كنت أفكّر في أنه قد حان وقت التغيير. |
| Sana yardım etmek için hiç bir şey yapmadım. Sadece kendimi düşündüm | Open Subtitles | .لم أفعل أيّ شيئ لمساعدتكِ لقد كنتُ أفكّر في نفسي فقط |
| Evlat edinilmemin üzerinde çoktandır düşünmemiştim, biliyor musun? | Open Subtitles | لم أفكّر في فكرة التبنّي منذ وقت طويل، أتعلمين ؟ |
| Hayır, bir avukata baktırmamın daha iyi olacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | لا، كنت بالأحرى أفكّر في سبيلٍ إلى مُحامٍ |
| Ben çocuklarımı düşünüyorum. Aynı durumdayım. | Open Subtitles | وأنا أفكّر في أطفالي، نفس الأمر بالنسبة لي |
| Babamdan paten dersi istemeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | أفكّر في أن أطلب من والدي أن يعطيني دروساً في التزلّج. |
| Ona taşınmamı istiyor. Bende düşünüyorum. | Open Subtitles | تريدني أن أقيم معها أنا أفكّر في الموضوع |
| Şimdi olanları düşündüğümde ise sesimi fazla yükselttiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | عندما أفكّر في الأمر الآن .. أدرك أنني أرفع صوتي |
| Biliyor musun Marge, senin ilgi alanını ne kadar sevdiğimi düşünüyordum. | Open Subtitles | أتدرين، كنت أفكّر في مدى استمتاعي باهتماماتك. |
| Bir köpek almayı düşünüyordum. İpuçlarını bulmakta yardımcı olur. | Open Subtitles | أتعرف، كنت أفكّر في اقتناء كلب، قد يساعدنا في شم المعلومات |
| Ben de benimkini nasıl harcayacağımı düşünüyordum. | Open Subtitles | و قد كنت أفكّر في كيفية صرف ما جنيته اليوم من نقود |
| Bunu sormamın sebebi şu... dün akşamdan beri sen hiç düşündün mü bilmem... ama ben çok düşündüm. | Open Subtitles | السبب الذي أسأل من أجله لأنني لا أعرف إذا أعطيته أيّ فكرة منذ ليلة أمس لكنّي أفكّر في الموضوع |
| Gerçekten, kameraların önünde bunları doğrularken... oğlum hakkında düşündüm. | Open Subtitles | صراحةً، أفكّر في ابني أمام آلات التصوير تلك، مضطّراً للشهادة على كل هذا. |
| Ben öyle düşünmemiştim önce, ama ben bu düzenleme görebilirsiniz çalışma kalıcı olarak. | Open Subtitles | لمْ أفكّر في هذا من قبل، لكن بإمكاني رؤية هذه التسوية تعمل على أساس دائم. |
| Sonra da ben bir vampir oldum ve bu konuyu bir daha düşünmedim. | Open Subtitles | عندئذٍ، تحوّلت لمصّاصة دماء، ولم أفكّر في ذلك مُجددًا. |
| Seninleyken, sadece seninleymiş gibiyim. İşi, görevi veya başka bir şeyi düşünmüyorum... | Open Subtitles | حين أكون معك، أنت وحسب، لا أفكّر في العمل أو المهمة أو... |
| Evimi düşündüğümde belli bir şeyi aklıma getirmeye çalışırım. | Open Subtitles | حسنا.. عندما أفكّر في البيت فاننى أفكّر في تفاصيل شئ ما |
| Şimdi düşününce tüylerim diken diken oluyor. | Open Subtitles | في الواقع، أنا أصاب بالرعب عندما أفكّر في ذلك. |
| Bilmiyorum konuyu düşünemedim. | Open Subtitles | أنا لا أعرف انا لم أفكّر في الموضوع |
| Dairemi boşaltmayı düşünmüyordum aslında. | Open Subtitles | -في الواقع، كنتُ أفكّر في الاحتفاظ بشقّتي |
| Komşuya gidip Bay Edley'ye bir bakayım diyordum. | Open Subtitles | كنت فقط أفكّر في الذهاب إلى الجيران وتفقّد أحوال السيّد إيدلي. |
| düşünmem gerektiğini, ama düşünecek ne var ki? | Open Subtitles | قالو لابدّ أن أفكّر في الموضوع, لكن ليس هناك داعي للتفكير؟ |
| Bekle, bir düşüneyim. | Open Subtitles | فقط يَمْسكُ به، دعني أفكّر في الدقيقة. |