| Bu kadar alaycı ve iğneleyici olmaktan nefret ediyorum ama gerçek bu. Tahmin edebileceğiniz gibi, orası en pis foseptiklerden biridir. | TED | وأنا أكره أن تكون المفارقة الساخرة حول هذا الموضوع لكنها الحقيقة. انها مجرد واحدة من أقذر البالوعات يمكنك أن تتخيله. |
| Sıralamadaki en pis dövüşçü olmasıyla ünlü. | Open Subtitles | كان لديها السمعة بأنّها أقذر مُلاكمة في الحلبة |
| Kızların erkeklerden daha pis olduğu konusunda hemfikir miyiz? | Open Subtitles | هل يمكننا ان نتفق ان الفتيات أقذر من الصبية؟ |
| Kuzeybatının en kirli vicdanlarından birini temizlemeye yönelik ilk adım. | Open Subtitles | تطهير أولّي لواحد من أقذر الضمائر في الشمال الغربي بأكمله. |
| İkincisi: New York Şehri'ndeki en kirli su yolunu da buldum, bu tek bir ölçüyle. | TED | ولكن ثانياً: وجدت أن أقذر ممر مائي في نيوروك، من خلال هذه العينات. |
| Aklına gelen en edepsiz şeyi söyle gitsin. | Open Subtitles | حسناً من الواضح أنها تريد هذا فقط قل أقذر الأشياء التي تخطر الى عقلك |
| Eğer bana, benim sorunumu gösterirseniz, size en kötü numarayı gösteririm. | Open Subtitles | .. إذا كنت ستكون غير عادلاً معي .. فسأريك أقذر الحركات القذرة التي أعرفها |
| - James'le Tom'u öğrendin diye çıldırdın ve şimdi de bu adama en yakındaki en pis striptiz kulübünün yerini soruyorsun. | Open Subtitles | و الآن تسأل هذا الشخص ليرشدك على أقرب و أقذر ناد للتعرّي |
| Elimi dünyanın en pis karılarından birkaçının pantolonuna soktum. | Open Subtitles | لقد أدخلت يدي في سراويل أقذر العاهرات في جميع أنحاء العالم |
| Doktorum dedi ki hamile kalamamamın sebebi aura'mın jinekologumun instagramından daha pis olmasıymış. | Open Subtitles | تعرفون , معالجي يقول السبب في أني غير قادرة على الإنجاب هو لأن هالتي أقذر من |
| Bunu en iyi böceğimi eyaletin en pis sularına... düşüren adam mı söylüyor. | Open Subtitles | الرجل الذي أغرق أفضل أجهزة التصنت لدي في أقذر مبولة في البلاد |
| Acaba ne zaman öğreneceğiz gezegenimizin üstünde yaşamak için güneş enerjisinin, rüzgarın ve dalgaların yeterli olduğunu ve akla gelen en pis en çok gaz yayan şeyleri delice kazmaya gerek olmadığını. | TED | في الوقت الذي نحتاج به تماما ان نعي كيف نعيش على سطح كوكبنا من خلال طاقة الشمس والرياح والامواج نقوم بصورة غوغائية بالحفر لكي نستخرج أقذر مورد على الاطلاق والاكثر ضرراً فيما يخص الانبعاثات |
| Sana söylüyorum gardiyanlar burdaki en pis çete. | Open Subtitles | الحرّاس هم أقذر عصابة في هذا المكان |
| İlk kez bu kadar pis bir ev görüyorum. | Open Subtitles | لم أر أقذر من هذه الشقة طوال حياتي |
| Ama pis bir savaşta nasıl savaşacaklarını da bilirlerdi... | Open Subtitles | لكنهم عرفوا أيضا كيف يخوضون أقذر الحروب |
| O pis biri Matt. İçi kokuşmuş. Senden de pis. | Open Subtitles | إنه قذر، يا [مات]، إنه قذر حتى الصميم إنه أقذر مِمّا كنت أنت |
| Dokunamayacağım kadar kirli suyu içmek zorunda olan bu çocukları izlemek dünyaya bakış açımı değiştirdi. | TED | مشاهدة هؤلاء الأطفال المجبرين على شرب مياه أقذر من أن ألمسها غيرت وجهة نظري عن العالم. |
| Hala ordunun en kirli askerlerisiniz ve her gün daha da kirleniyorsunuz. | Open Subtitles | مازلتوا أقذر الجنود فى هذا الجيش وتزدادوا قذارة كل يوم |
| - Evet, ne kadar edepsiz o kadar iyi. | Open Subtitles | بالطبع، يا رجل كلما كان أقذر كلما كان أفضل |
| Ne kadar edepsiz o kadar iyi demek. Deneyelim bakalım. | Open Subtitles | كلما كان أقذر كلما كان أفضل علي أعطائها محاولة |
| Evet, görebileceğiniz en edepsiz adam benim Bayan McGarricle. | Open Subtitles | نعم ، أنا أقذر فتى عرفتيه "آنسه "ماكجيريكل |
| Kansas'ın en kötü kalpli fahişesiyle yatıyorum... ve her sabah şaşırarak uyanıyorum. | Open Subtitles | أرقد مع أقذر عاهرة ...في كانساس و كل صباح استيقظ متفاجئاً |