| İşim bittiğince daha sert ve iki kat uzun olacaklar. | Open Subtitles | سيكونان أقسى, و ضعف طولها الحالي عندما أنتهي من هنا |
| Şekli değişen alyuvarlar, daha sert ve katı olurlar. Böylece damarlar içinde rahat hareket edemez hale gelirler. | TED | وتكون هذه الخلايا الحمراء أقسى وذات لزوجة أكبر، وغير قادرة على الجريان بانسيابيّة داخل الأوعية الدمويّة. |
| Erkekler acımasız hayvanlar gibi olabilir ve sana rahat vermeyeceklerdir. | Open Subtitles | الفتيان ممكن أن يكونوا أقسى الحيوانات وهم لن يرحموك الآن |
| Yani insan dayanıklılığının, insan çabasının, tartışmasız dünyadaki en zorlu iklimde insanın atletik başarısının zirve noktası bu. | TED | لذا هذه اعلى نقطة من التحمل البشري الجهد البشري، والانجاز الرياضي البشري يمكن القول أنه أقسى مناخ على وجه الأرض |
| Bilirsiniz, Amerika'nın en zor hapishanelerinden biri. | Open Subtitles | تَعلَم، داخِل واحِد مِن أقسى السجون في أمريكا |
| Eğer dövseydim onu, o zaman o gelecekte bu yüzden daha zor zamanlar geçirecekti. | Open Subtitles | إذا ضربته، هي سيكون عندها وقت أقسى في المستقبل. |
| Sanırım, bir ebeveyn için en zalim zaman, ...Çocuğunu kaybettiği an. | Open Subtitles | أعتقد أن أقسى مصير يمكن أن يواجهه الوالد هو فقدان الأبن |
| Benim için doğru yer neresi onu da bilmiyorum ama burada, benden çok daha güçlü insanlar lâzım sana. | Open Subtitles | ولا أعلم حتى ما هو المكان المناسب لي أنت تحتاج هنا لرجال أقسى مني.. أقسى مني |
| Bu çatışmada tanklarımız kadar sert olmalıyız. | Open Subtitles | لا بد أن نكون في هذه المعركة أقسى من دباباتنا |
| "En sert taşlar bile buna uzun süre dayanamıyor." | Open Subtitles | أقسى أنواع الصخور هناك لا تتحمل تلك الحراره طويلاً |
| Hoptan başka söyleyecek daha sert bir şey bulamıyor musun? | Open Subtitles | أليس بالإمكان أن تُفكّرَ بأيّ شئِ أقسى للقَول مِنْ "الووبسِ"؟ |
| Ama zemin sandığımdan daha sert çıktı tatlım | Open Subtitles | لكن ,تعلمين أقصد الارض كانت أقسى من ما كنت اعتقد , عزيزتي |
| Ülkedeki en katı, en sert ve korkusuz dadıydı. | Open Subtitles | هذه أقسى و أصرم و أكثر المربيات ترهيباً في كل المنطقة. |
| Aslında kapitalizm, en acımasız formunda psikopatlığın fiziksel bir manifestosu. | TED | في الحقيقة، الرأسمالية في أقسى صور وحشيتها، هي تجسيد مادي للسيكوباتية. |
| Dünyadaki en çetin koşulların bazılarına dayanmanın yanı sıra insanoğlunun acımasız düşmanlığına karşı da ayakta kalmalılar. | Open Subtitles | لا يتحمّلون أحد أقسى الأجواء على الأرض فحسب لكنهم نجو أيضاً من العداوة القاسية من الانسانية. |
| Bu gördüğüm en acımasız, en haksız adam kaçırma. | Open Subtitles | هذا أقسى إختطاف غير مبرر رأيته في حياتي كم واحد رأيتي؟ |
| Fotoğrafçılık düşündüğümden daha zorlu bir meslek dalı olmalı. | Open Subtitles | لابد أنَّ مهنة التصوير أقسى ممّا توقّعتها |
| Evet, öyle olması gerekiyordu, ama profesör bugüne kadar gördüğüm en zor not veren hoca. | Open Subtitles | أجل، حسناً كان من المفترض هذا لكن أستاذتى من أقسى المصححيين |
| Kendine fazla yüklenmemen lazım. Dışarıdayken her şey daha zor gelecek. | Open Subtitles | ولكن هذا هام وتقبله بهدوء أولاً، وكل شيء سيكون أقسى بوجهِ عام |
| Edward Longshanks İngiliz tahtına oturmuş en zalim kraldır. | Open Subtitles | إن إدوارد لونقشانكس هو أقسى ملك جلس على العرش في انجلترا على الإطلاق |
| Senden daha zeki... ve benden daha güçlü. | Open Subtitles | وهو أقسى منيّ أحبّه كثيرا أنا فقط لا أستطيع |
| Göktaşı metallerinden döküldüğü için diğer herhangi bir metal ya da taştan serttir. | Open Subtitles | تمّ صنعه من معادن نيزك. أقسى من أيّ معدن أو حجر آخر. |
| Beni bir daha kızdırırsan, ben de baban gibi yaparım hem de daha kötüsünü. | Open Subtitles | وأنت إذا جعلتني أصبح مجنونة مجددًا سأضربك كما فعل أبيك لكن حتى أقسى من ذلك سأضربك بدون إحساس |
| Sizce hangi grup deneğimizi daha acımasızca eleştirmiştir? | TED | أي المجموعتين تعتقدوا أنها كانت أقسى في تقييم مشاركنا؟ |