| - Tabii, yanında bir büyüğün varken. Gözüme nasıl daha yaşlı görünebildin? | Open Subtitles | عندما رأيتك في السيارة كيف بدوت لي أنك أكبر عمراً |
| Annem senden genç. 35. Ama daha yaşlı duruyor. | Open Subtitles | اُمي أصغر منكِ فعمرها 35 عام لكنها تبدو أكبر عمراً |
| Diğer taraftan bunun daha yaşlı olduğu ortada en azından yüz yaşında. | Open Subtitles | لكن الجثة الأخرى بالتأكيد أكبر عمراً قرناً لم تمت على الأقل |
| Ve mesele şu ki, şimdi daha yaşlı ve akıllıyım ve asla çıkartamayacağım sesler var çünkü fiziksel bedenimin içinde sıkışıp kaldım ve yapamayacağım şeyler var. | TED | لكنني الآن أكبر عمراً وأكثر حكمة وأعلم أن هنالك بعض الأصوات التي لا يمكنني إخراجها لأنني مقيد بجسدي وأن هنالك أشياء لا يمكنه فعلها |
| Hayır, efendim. Doku daha yaşlı bir bağışçıdan alınmış. | Open Subtitles | العظم يعود لمتبرع أكبر عمراً بكثير |
| Evet, daha yaşlı birisiyle. | Open Subtitles | كلا، نعم، أكبر عمراً |
| Gözlerin yüzünden daha yaşlı. | Open Subtitles | عيناك أكبر عمراً من وجهك |
| Tabii ki Bayan Brown daha yaşlı eminim ki kıza da benimkinden daha yetişkindir. | Open Subtitles | بالطبع الآنسة (براون) أكبر عمراً بكثير، لذا أنا متأكدة أن عمر إبنتها يفوق العامين. |
| Ancak yaşayan en yaşlı Sekoyanın 2500 yaşında olduğu düşünülüyor; neredeyse Partenon Tapınağı kadar eski. Fakat ondan daha yaşlı ağaçların olduğu da düşünülüyor. | TED | لكن من المعتقد أن أقدم السكويات الحية يبلغ عمرها حوالي 2500 سنة -- تقريبا عمر البارثينون (معبد من اليونان القديمة) -- بالرغم من وجود شك بأن هناك أشجارا منها أكبر عمراً من ذلك. |
| daha yaşlı bir sesin olduğunu söylüyor. Biliyorum. | Open Subtitles | -يقصد أنك بدوت أكبر عمراً |
| Aynı görünüyorsun. Biraz daha yaşlı. | Open Subtitles | تبدو كما كنت أكبر عمراً ... |