| Fakat amacımı benim için biraz daha açık hale getirirsen çok minnettar olurum. | Open Subtitles | لكنّني سأكون شاكراً جدّاً لك إذا ما جعلت غاية وجودي أكثر وضوحاً قليلاً |
| Korkunç 11 Eylül olaylarının Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında açtığı uçurumdan daha açık bir yer kalmadı artık. | Open Subtitles | و هـذا أكثر وضوحاً مما كانت علية الفجـوة إن الأحداث الرهيبة لـ 11سبتمبر فتحت بين المسلمين والمسيحيين |
| Tanrım, hemşire biraz daha açık olmaz mı? | Open Subtitles | رباه، تلك الممرضة لا يمكن أن تكون أكثر وضوحاً. |
| Burada bazı güzel şeyler var. Yaşlı insanlarda daha belirgin gözleniyor. | TED | بعض الأمور الجيدة هنا: هذا يبدو أن يكون أكثر وضوحاً في كبار السن. |
| Hiçbir adam bu sıfatları Titus Lentulus Batiatus'dan daha layıkıyla taşıyamamıştır. | Open Subtitles | و لايَوجد رجل بهذه الصفات أكثر وضوحاً من (تايتيس لينتليوس باتيتوس). |
| Ama katılıyorum, soruyu daha açık sorabilirdi. | Open Subtitles | كان بإمكانه صياغة السؤال بشكل أكثر وضوحاً |
| daha açık olamazdım, benim kararım kesindi. | Open Subtitles | لا يمكن أن يكون أكثر وضوحاً لقد كنت مصراً على رأيي |
| Sanırım daha açık olamam. | Open Subtitles | ولا أظن إن بوسعي أن أكون أكثر وضوحاً من هذا |
| Kendine bu sorunun cevabını dürüstçe verdiğin zaman, geri kalan her şey daha açık gözükecek. | Open Subtitles | عندما تجيب عن هذا السؤال بصدق لنفسك فسوف يمسي كل شئ أكثر وضوحاً |
| Bu hafta birden çok kez yanıldım, daha açık konuş. | Open Subtitles | لقد كنت مخطئاً كثيراً هذا الأسبوع عليك أن تكون أكثر وضوحاً |
| Eğer konuşmama izin verirseniz belki de işler daha açık olacak. | Open Subtitles | ربما لو تسمح ليّ بالكلام، الأمور ستكون أكثر وضوحاً. |
| Eskisinden çok daha açık. | TED | وهو أكثر وضوحاً الان من قرون مضت |
| Şimdi, bir sonraki seviyeye geçmek için ne demek istediğini daha açık söyleyebilirsin. | Open Subtitles | كان يجب أن تكوني أكثر وضوحاً بما قصدتيه |
| Belki daha açık olabilirim. | Open Subtitles | ربما يمكنني أن أكون أكثر وضوحاً |
| Kusura bakmayın, daha açık olmalıydım. | Open Subtitles | أنا آسف كان يجب أن أكون أكثر وضوحاً |
| Eminim zamanla bir şeyler daha açık ve basit olacaktır. | Open Subtitles | "أنا متأكدة بأن الوقت سيجعل الأمور أكثر وضوحاً وسهولة. |
| O cesetler beni etkiledi ve olduğundan daha açık göründüğünü düşündüm. | Open Subtitles | كلتلكالجثثقدأثرت عليّ ،و... وشعرت أن الأمر كان أكثر وضوحاً مما ... كان عليه حقاً |
| Genetik benzerlikle bireysel çeşitlilik arasındaki çelişki belki de hiçbir yerde, buradakinden, Hindistan'dan daha belirgin değildir. | Open Subtitles | ربما لا يظهر هذا التناقض بصورة أكثر وضوحاً بين التشابه الوراثي و الاختلافات الفردية مما يظهر هنا في الهند |
| Hiçbir adam bu sıfatları Titus Lentulus Batiatus'dan daha layıkıyla taşıyamamıştır. | Open Subtitles | و لايَوجد رجل بهذه الصفات أكثر وضوحاً من (تايتيس لينتليوس باتيتوس). |
| Bu sadece onu daha belli edecek... | Open Subtitles | هذا فقط سَيَجْعلُه أكثر وضوحاً |
| Bazı şeyleri daha açıkça görmeye başlıyorum. | Open Subtitles | بدأت أرى الأشياء أكثر وضوحاً الآن |