| Tam önümüzde, elektronik ortamda hava yoluyla aktarılan bilgisayar kodları. | Open Subtitles | أكواد للحاسب يتم نقلها إلكترونيًا عن طريق الهواء أمامنا تمامًا |
| Çantamda bilgisayar dili kodları olduğunu biliyor musunuz? | Open Subtitles | هل تعلم أن في حقيبتي اليوم أكواد لغة كمبيوتر؟ |
| Ve Anubis kumanda kodlarını Eskiler'in diline tercüme etmişti. | Open Subtitles | وأنوبيس وكل أكواد تحكمه محولة إلى لغة القدماء |
| Zaman kodlarını gir. | Open Subtitles | استعرضها على أيّة حال و اربط ما بين أكواد التوقيتات |
| Ben Mark Fincher, San Francisco'dan bir kod çözücü. | Open Subtitles | أنا مارك فينتشر كاسر أكواد من سان فرانسيسكو |
| Aynı arabayla mı? Yeni kodlar size aktarılacak. | Open Subtitles | ستُمنح أكواد جديدة، سنحاول تجربة مكان آخر |
| Elizabeth bağlantıdayken, Çoğalıcıların ana kodunu inceliyordum ve bunu buldum. | Open Subtitles | عندما كانت اليزابيث متصلة تفقدت أكواد الربليكيتورز الأساسية ووجدت هذا |
| Işınlama, kumanda kodları olmadan çalışan tek şeydi. | Open Subtitles | حسناً , الشعاع كان الشيء الوحيد الذي يعمل بدون أكواد التتحكم |
| Yer tespit kodları. Bütün birimler için radyo sinyalleri. | Open Subtitles | أكواد تحديد المكان لجميع وسائل إتصال العملاء |
| O ödeyemez zaman, ailesinin tehdit, fırlatma kodları üzerinde silah veya çatal kaçırmaya onu zorlayarak son nükleer denizaltılar için. | Open Subtitles | وعندما لم يتكن من الدفع عائلته قامت بتهديده مجبرينه على تهريب الأسلحة, أو ...تسليم أكواد إطلاق أسلحةٍ نووية على الأقل |
| kodları en iyi olmak için kullanmıştım. | Open Subtitles | لقد استخدمت أكواد الغش في الماضي لتساعدني في السيطرة |
| Sana katılsam bile fırlatma kodları elimizde yok. | Open Subtitles | هذا لو وافقتك الرأي، مازلنا لا نملك أكواد الإطلاق |
| Kimlik kodlarını kilitleyip kişisel yetki kodlarını geçersiz kılmaktan başka şans bırakmıyorlar. | Open Subtitles | مما لا يترك لي أي خيار سوى إلغاء أكواد مرورهم و إبطال عملها تماما |
| Giriş kodlarını ele geçirebilecek bir adama pek de benzemiyor açıkçası. | Open Subtitles | لا يبدو مثل الشخص الذي يخترق أكواد المفاتيح الأمنية. |
| FBI'ın şifreleme sisteminin çözüm kodlarını bul böylece güvendiği adamla görüşebilir. | Open Subtitles | يجب أن نجد طريقة للوصول إلى أكواد تشفير مكتب التحقيقات حتى يستطيع مقابلة الرجل الوحيد الذي يثق به |
| Aldığımız anda, bütün aktivasyon kodlarını hücrelerin hepsine gönderin. | Open Subtitles | حالما نحصل عليها فلترسل أكواد التفعيل للخلايا النائمة |
| Her bir kod satırına kadar inceleyin. | Open Subtitles | لكن ضع كل كود من أكواد الترميز تحت المُراقبة |
| 802.11-etkin Truva Atı kod Ekici için ne büyük bir kayıp. | Open Subtitles | ياله من اهدار an 802.11-enabled زارع أكواد مثل حصان طرواده |
| Kırılamaz kodlar elde edebilirsin , anladın mı? | Open Subtitles | لصنع أكواد لا يمكن كسرها، هل تفهم ؟ |
| Şey, ilk olarak anahtarlar değil, kodlar. | Open Subtitles | أولاً هي ليست مفاتيح إنها أكواد |
| - Şimdi Michael onların bozucu kodunu kapattı... | Open Subtitles | مايكل عطل أكواد التشويش |
| Kapılar güçlendirilmiş çelikten, yedi basamaklı anahtar kodu ise cabası. | Open Subtitles | الباب مدعم بالحديد مع رمز بسبعة أكواد |
| Kulubümdeki herşeyi söylemiştim alarm şifrelerini, güvenliğin yoğun olduğu zamanı ve çalınan para konusunda onu yüzleştirmek istediğim zaman kaçıp gitti. | Open Subtitles | علمته كل شىء عن الملهى أكواد الأنظار,عندما تكون الخزانه ممتليئه على أخرها و عندما واجهته بها |