| Olaya bak, geçen gün buraya geldi direkt içeri yürüdü, ben motorla uğraşıyordum sonra yüzüme karşı beni tehdit etti. | Open Subtitles | اسمع أتى هنا في ذلك اليوم ومشى إلى عندي وأنا أعمل على المحرك ووضع وجهه أمام وجهي بعدوانية هو يهددني |
| Ona anlatma fırsatı vermeme rağmen, yüzüme karşı yalan söyledi. | Open Subtitles | لا أصدق هذا لقد كذبت أمام وجهي حتى بعدما أعطيتها فرصة لتخبرني |
| Yani yemeğimi yiyip, mutlulukla yüzüme karşı yalan mı söylüyordun? | Open Subtitles | إذا أنت تأكل من طعامنا و تقوم بالكذب أمام وجهي ؟ |
| Lütfen ellerini gözümün önünde sallamadığını söyle. | Open Subtitles | ارجوكِ قولي لي بأنك لا تلوحين بيدك أمام وجهي |
| Silahı yüzüme doğru sağlarsan, istesem de istemesem de yetki sende olur. | Open Subtitles | أنتَ تلوح مسدس أمام وجهي لديك قوة سواء أحببتُ ذلك أم لا ... كيف |
| Ben de sana ofisini kendi bokunla boyamak zorunda kalmadan önce gözümün önünden çekilmen için bir dakika veriyorum. | Open Subtitles | وأنا سأعطيك دقيقة لتخليص نفسك من أمام وجهي قبل أن أدهن مكتبك ببولك |
| Bu yüzden bankaya geleceğim ve kredi alamayacağımı suratıma söyleyeceksin. | Open Subtitles | لذا سأحضر للمصرف وستضطر إلى أن ترفض قرضي أمام وجهي |
| Ve suratımın ortasına doğru gelip deli gibi kameraya bağırıyordu. | Open Subtitles | وقف أمام وجهي مباشرةً ويصرخ فيّ حاملاً كاميراته |
| yüzüme karşı bunları söylerse, kim bilir biz yokken neler söyler? | Open Subtitles | ...إذا كانت قالت هذة الكلمة أمام وجهي إذا ماذا سوف تقول من ورائنا؟ |
| Kalbimi kırıp, yüzüme karşı haykırmıştın. | Open Subtitles | مزقتي قلبي، وهزيتيه أمام وجهي. |
| yüzüme karşı nasıl yalan söylersin, Stuart? | Open Subtitles | كيف يمكنك الكذب علي "أمام وجهي ، "ستيورت |
| Bu benim yüzüme karşı yalan söylemekle aynı şey. | Open Subtitles | ذلك وكأنك تكذبين أمام وجهي |
| Eğer yüzüme karşı Dinesh'i cidden benden daha çekici bulduğunu söylersen ancak o zaman mağlubiyeti kabul edeceğim. | Open Subtitles | إذا تمكنتي من إخباري أمام وجهي بأنك صدقاً ترين بأن (ديتيش) جذاب أكثر مني حينها فقط سأعترف بالهزيمة |
| Bunu benim yüzüme karşı söylemedi bile. | Open Subtitles | هي حتى لم تقلها أمام وجهي. |
| yüzüme karşı hem de! | Open Subtitles | أمام وجهي |
| Genelde biri onun arkasından konuşulunca bu ben oluyorum ve direk gözümün önünde. | Open Subtitles | عادتاً، عندما يتم الحديث عن شخص ما خلف ظهره، يكون أنا و يكون أمام وجهي مباشرة. |
| Merhaba? gözümün önünde çınlıyorsunuz. | Open Subtitles | أهلًا، أنتما تدقّان أمام وجهي. |
| George beni gözümün önünde aldattı, ve ben farketmedim. | Open Subtitles | , جورج) خانني أمام وجهي) و انا لم ألاحظ هذا |
| Bay Gaines, o bıçağı yüzüme doğru tutmaya devam ederseniz elinizden alırım ve kimin kime ninni söyleyeceği o zaman görürüz. | Open Subtitles | سيد " غينز " لو وضعت هذا الشيء أمام وجهي ثانيةً فسآخذه ونرى من يغني لمن الترتيلة |
| Elini yüzüme doğru çevirdi. | Open Subtitles | أمسكُ يده أمام وجهي. |
| Derhal o yalancı, pişman kıçımı gözümün önünden kaldır ve bir daha sakın karşıma çıkma! | Open Subtitles | الآن , أخرج مؤخرتك البائسة من أمام وجهي ! وأحرص أن لا أراها مجدداً |
| Derhal o yalancı, pişman kıçımı gözümün önünden kaldır ve bir daha sakın karşıma çıkma! | Open Subtitles | الآن , أخرج مؤخرتك البائسة من أمام وجهي ! وأحرص أن لا أراها مجدداً |
| Götten verdiklerimi, sakso çektiklerimi, suratıma attıranları anlattığımı düşün. | Open Subtitles | أوتعلم , ليس لو أخبرتُهم بأنني كنتُ أتضاجع بمؤخرتي وألعق للشباب وأجعلهم يقومون بالعادة السريّة أمام وجهي. |
| TIM: En son hatırladığım bir anda suratımın ortasında beliren arı karnını bükmüş ve sokmaya hazır bir vaziyetteydi. | Open Subtitles | أول شيء ٍ شاهدته هو نحلة أمام وجهي تماما ً |