| Bu vermeniz gereken bir karar. kişisel bir şey. | TED | وإنما هو قرار تقوم أنت باتخاذه. إنه أمر شخصي. |
| Keşke onun aleyhine kullanabileceğimiz kişisel bir şey biliyor olsaydık. | Open Subtitles | أتمنى حقاً معرفة أمر شخصي يؤثر فيها كثيراً |
| kişisel bir şey değil, haberin olsun Yüzbaşı. | Open Subtitles | أريدك أن تعلم يا كابتن أن هذا ليس أمر شخصي |
| Çünkü özel bir mesele. Ve ben destekliyorum. | Open Subtitles | لأنه أمر شخصي وأنا موافقة على ذلك. |
| kişisel bir mesele olabilir, Richard Clayvin'e psikiyatrik birimde yaptığı gibi. | Open Subtitles | ربما هو أمر شخصي كما بتعذيب ريتشارد كلايفين في القسم النفسي |
| özel bir konu. | Open Subtitles | -لا توجد مشكلة، سيدي . - إنه أمر شخصي للغاية ... |
| Sorun şu ki, birinin seni giydirip soyundurması çok kişisel bir durum. | Open Subtitles | المشكلة هي أن لبس الملابس وخلعها أمر شخصي جدًا |
| Kapa şunu, Steckle, bu kişisel bir şey. | Open Subtitles | أغلق ذلك يا ستيكل, إنه أمر شخصي |
| Ve şunu karıştırmayın; bu kişisel bir şey. | Open Subtitles | ولا تفكر في أي شيء، فهذا أمر شخصي |
| Hayır Blanca, kişisel bir şey bu. | Open Subtitles | لا ، ايتها البيضاء هذا أمر شخصي |
| Düşününce, imza kadar kişisel bir şey. | Open Subtitles | أنه أمر شخصي جداً كالتوقيع أن فكرت فيه. |
| Evet, bu kişisel bir şey. Bir iyilik istedim. | Open Subtitles | نعم ، هذا أمر شخصي أنا أطلب خدمة |
| Bu çok kişisel bir şey. | Open Subtitles | إنه أمر شخصي جداً |
| kişisel bir şey mi? | Open Subtitles | أهذا أمر شخصي بالنسبة لكم؟ |
| Bu senin için özel bir mesele. | Open Subtitles | هذا أمر شخصي بالنسبه لك. |
| - Hiç. özel bir mesele. | Open Subtitles | -لا شيئ، أمر شخصي ... |
| Bu senin için kişisel bir mesele, benim için değil. | Open Subtitles | ،هذا أمر شخصي بالنّسبة لك وهو ليس كذلك بالنسبة لي |
| Onunla aramda kişisel bir mesele olduğunu anlamışsındır, sanırım. | Open Subtitles | لابُد أنك لاحظت وجود أمر شخصي بيني وبينه |
| Hastalıklarımızı yazamayız, çünkü bu özel bir konu. | Open Subtitles | أتعلم يا (دوايت)؟ لا يمكننا كتابة أمراضنا لك -لأنه أمر شخصي |
| Bu Tetazoo ile aramda kişisel bir durum. İlk günden beri Clockwork'u istiyor. | Open Subtitles | حسنٌ، هذا أمر شخصي مع "تيازو" كان يسعى ليحصل عليه من اليوم الأول |
| Olabilir ama yalnız gitsem iyi olacak. Kişisel bir iş, anlaştık mı? | Open Subtitles | شكراً ولكنني بخير ، هذا أمر شخصي نوعاً ما ، ألا بأس بهذا معكِ؟ |
| Güney Afrika'dan telefon geldi. Özel bir durum olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | مكالمة من جنوب إفريقيا قال أنه أمر شخصي |