| Birisiyle oturup konuşmak zorunda olmamak çok güzel. | Open Subtitles | أمر لطيف أن تجلس برفقة أحد دون الحاجة للتكلم |
| Özellikle de müşterinin tekinin şehrin pisliği hakkında zivziv etmesini dinlemek zorunda olmamak çok güzel. | Open Subtitles | إنه أمر لطيف ، و خاصة بدون الحاجة إلى الإستماع لعميلٍ ما ، ينتحب حول قذارة المدينة |
| Ama şimdi burada, seninle ve annenle beraberim ve bu çok güzel. | Open Subtitles | ولكنني الآن هنا معك ومع أمك، وهذا أمر لطيف حقا |
| Bu kadar zaman sonra seninle tanışmak çok hoş. | Open Subtitles | ياله من أمر لطيف أن ألتقي بكي بعد كل هذه المده الطويله |
| Reynard'ın bir sürü kalbi yerinden çıkarması çok hoş. | Open Subtitles | أمر لطيف من رينارد أن يسحب الكثير من القلوب خارج الصدور |
| Bir kereliğine olsun, bir hastayla konuşuyor olmak güzel bir şey. | Open Subtitles | أمر لطيف إجراء محادثة مع مريض من باب التغيير |
| Anneni aramak, bir uçak için heyecanlanmak... bu... bu çok tatlı. | Open Subtitles | ...تهاتفين أمكِ، وتخبرينها بأنكِ خائفة من الطائرة ...إنه إنه أمر لطيف |
| -Pita... Geri gelmen çok güzel. | Open Subtitles | بيتا، ياله من أمر لطيف أن تعودي مجدداً |
| Sürekli beraberiz, bu çok güzel. | Open Subtitles | نحن سويا طوال الوقت وهذا أمر لطيف |
| Soğuğa rağmen gerçekten çok güzel. | Open Subtitles | أنه أمر لطيف على الرغم من البرد |
| - çok güzel olacak. | Open Subtitles | هو سيصبح أمر لطيف |
| - Bazen okşanmak çok güzel. | Open Subtitles | أحيانا يكون اللمس أمر لطيف |
| Onunla ilgili çok güzel bir şey söyleyeceğim. | Open Subtitles | لدي أمر لطيف أود أن أقول عنها... |
| Bu aptalca değil, bu çok güzel. | Open Subtitles | هذا ليس بغباء أنه أمر لطيف |
| Bu çok hoş, ancak pek de yeterli değil. | Open Subtitles | هذا أمر لطيف جدا لكنه لا يساعد ولا ينتج |
| Bence bu çok hoş. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا أمر لطيف |
| Bence çok hoş olabilir. | Open Subtitles | أظن أنه أمر لطيف |
| Bu çok hoş! | Open Subtitles | هذا أمر لطيف جداً |
| Günü annenle geçirmen çok hoş. | Open Subtitles | أمر لطيف أن تمضى يومك مع أمك |
| Sanırım güzel bir şey yapmayı beceremeyeceğimi düşünün tek kişi sen değilmişsin. | Open Subtitles | أظنك لست الوحيد الذي يظنني غير قادر على فعل أمر لطيف... |
| Seninle sohbet ediyor olabilmek güzel bir şey. | Open Subtitles | إنه أمر لطيف أن أستطيع التحدث معكي |
| Yanında birinin olması güzel bir şey, biliyor musun? | Open Subtitles | أمر لطيف وجود أحد بجانبك |
| Korkutucu başlayan bir şey çok tatlı bir şeye dönüştü. | Open Subtitles | ما كان يبدو على أنه أمرٌ مريب في البداية اتضح أنه أمر لطيف |