| Kendi hakkındaki şeyleri insanlara anlatmak zor geliyor , değil mi ? | Open Subtitles | إنه لمن الصعب أن تخبر الناس أمورًا عن نفسك, صحيح؟ |
| Karınızın yapmayacağı şeyleri yapan metres. | Open Subtitles | ''العشيقة التي ستفعل ''.أمورًا زوجتك لن تفعلها |
| Size olmayacak şeyleri yaptırıyor. | Open Subtitles | يفعل المرء أمورًا لا يُمكن التّراجع عنها. |
| beraberinde başka şeylerin de geri geldiğini fark edersiniz ve bunlar arasında konutlanma, ilk sıralarda yerini tutar. | TED | وسوف تجد أنك حينما تعيد المنازل لمنطقة العمل فإن أمورًا أخرى سوف تعاود الظهور، وأن وجود المنازل هو مجرد البداية. |
| Peter hakkında ona güvenerek söylediğin şeyleri kullandı ama. | Open Subtitles | ولكنها استغلّت أمورًا أسررتِ بها إليها عن بيتر |
| İnsanlar sürekli hak etmedikleri şeyleri kazanıyor. | Open Subtitles | النّاس يتلقّون أمورًا لا يستحقّونها كامل الوقت. |
| Bu olan diğer şeyleri sindirmekten çok daha kolay. | Open Subtitles | تصديقه أسهل من تصديق أنّ أمورًا أخرى قد حدثت. |
| Benim yalnızca okuduğum şeyleri o bir de tecrübe etmiş. | Open Subtitles | لقد جرّب أمورًا لم أعرفه إلا من خلال القراءة |
| Şimdi insanlar anonim bir şekilde yüzüme söyleyemeyecek şeyleri söyleyebiliyorlar. | Open Subtitles | الآن بإمكانِ الناس أن يقولوا بشكلٍ مجهول أمورًا لي والذي لن يكونوا قادرين .على قولِها أمامَ وجهي |
| Babanın yapmaması gereken bir şeyleri yaptığı. | Open Subtitles | عن أبيك بينما يرتكب أمورًا لا يصحّ ارتكابها. |
| Ama bana olmayacağı belli olan şeyleri zorlamamak gerektiğini söyleyenin sen olduğunu hatırlıyorum. | Open Subtitles | لكنني أتذكر أنكِ الشخص الذي أخبرني بألا أرغم أمورًا غيرُ مُقدر لها بأن تصير. |
| Ya da birisinin paylaşmaya can attığı ama yargılanmaktan çok korktuğu şeyleri. | Open Subtitles | أو أمورًا أحدهم يائس من مشاركتها لكنه يخشى أن تتم محاسبته |
| Demek istediğim, benim göremediğim şeyleri görebildiğini düşünürdüm. | Open Subtitles | أعني، شعرت بأنه قد رأى أمورًا لم أرَها أنا |
| Sen bir şeyleri gücünle, veya ben hızımla çözerken kontrolümüz dışında gelişen şeylerin olduğuna inanmakta zorluk çekiliyor. | Open Subtitles | عندما يحل المرء الأمور بقوته الكبيرة في حالتك وبسرعته المذهلة في حالتي من الصعب قبول أن هناك أمورًا خارج سيطرتنا |
| Burada önemli şeyleri yaptığın sürece fark etmez. | Open Subtitles | لا يهمك أنك يمكن أن تعمل أمورًا مهمة هنا. |
| Bazen yapmak istemediğimiz şeyleri yapmamız gerekir. | Open Subtitles | أحيانًا يجب أن تفعل أمورًا لا تريد أن تفعلها |
| Bahse varım hala bilmediğiniz bazı şeyleri biliyorumdur. | Open Subtitles | وأراهن على أنني أعلم أمورًا أخرى تجهلانها. |
| Senin gitmene nasıl izin veririm kötü şeylerin olacağını bu kadar iyi bilirken? | Open Subtitles | أنّى يكون بإمكاني أن أسمح لكِ بالرحيل عندما أعرف بيقين مُطلق أنّ هُناك أمورًا سيئة ستحدث؟ |
| daha önemlisi bazı yanlış şeylerin değişmesi gerekliliğiydi. | Open Subtitles | لم تكن طبيعية أبدًا بل كانت مما يمكن تغييره بل كانت أمورًا خاطئة يجب تغييرها |
| Sen de reklamcılıkla ilgili bir sürü kötü söz söylüyorsun. | Open Subtitles | سمعتك تقول أمورًا أكثر سوءًا عن الإعلانات. |
| Galiba babacığın bile düzeltemeyeceği şeyler var. | Open Subtitles | أعتقد بأنّ ثمّة أمورًا حتّى الآباء لا يستطيعون إصلاحها |