| Şu an, sabah kahvelerini aldığın o tuhaf gazete bayiinin geleceği için endişelenmekten çok daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | لدي أمور أهم بكثير لأقلق بشأنها الآن أهم من مصير كشك الجرائد السخيف الذي تشتري منه قهوتك في الصباح |
| Bunun üzerine düşündükten sonra inkarın gündemimde olmayacağına karar verdim. Düşünmem, yazmam ve araştırmam gereken daha önemli şeyler vardı ve işime baktım. | TED | بعد أن فكرت ملياً بالأمر، قررت بأن إنكار المحرقة لن يكون من اعتباراتي؛ كانت لدي أمور أهم لأقلق وأكتب وأبحث بها، وتابعت قدماً. |
| Burada yapacak daha önemli işlerin var. İyi şanslar. | Open Subtitles | لديك أمور أهم لتقوم بها حظاً موفقاً |
| Ayrıca sanırım polislerin şu anda daha büyük sorunları var. | Open Subtitles | إلى جانب ذلك، هناك أمور أهم لتشغل الشرطة، أليس كذلك؟ |
| Siz eğlenmenize bakın, asosyaller. Benim yapacak daha iyi işlerim var. | Open Subtitles | العبوا بجنون، لدي أمور أهم أعملها |
| Tatlım, eminim Malcolm'un bugün yapacak daha önemli işleri vardır. | Open Subtitles | عزيزي، أنا واثقة بأن مالكولم لديه أمور أهم عليه فعلها اليوم |
| Söyledim. Ryan'dan daha önemli işlerim var. | Open Subtitles | قلت لكِ لدي أمور أهم أقلق عليها أكثر من رايان |
| Jen, bunu kabul etmek benim için güç olsa da hayatta waffle'dan daha önemli şeyler de var. | Open Subtitles | رغم أنه يستعصي عليّ الاعتراف، ثمّة أمور أهم في الحياة من الفطائر |
| Endişelenmemiz gereken daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | اسمع ، لدينا أمور أهم حسناً ؟ لقد أضعنا الوعاء |
| Dinle çocuk, senin bowling ortalamandan daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | أنصتي يا فتاة هنالك أمور أهم بكثير من معدلكِ بلعب البولنغ |
| Burada yapacak daha önemli işlerin var. İyi şanslar. | Open Subtitles | لديك أمور أهم لتقوم بها حظاً موفقاً |
| Senin daha önemli işlerin var. | Open Subtitles | فلديك أمور أهم بكثير |
| İlgilenecek daha önemli işlerin var. | Open Subtitles | لديكِ أمور أهم للاعتناء بها |
| Kayıp tayfadan daha büyük bir problemleri olabilir. | Open Subtitles | ربما لديهم أمور أهم من الطاقم المختفي. |
| Fakat daha büyük sorunlar var. | Open Subtitles | لكن هناك أمور أهم من هذا |
| Ben de "hayır, efendim, benim yapacak daha iyi işlerim var." dedim. O da "ama işler burada böyle yürümüyor" dedi. | Open Subtitles | "لدي أمور أهم لأفعلها" فقال "وكيف ستنجح بهذه الطريقة؟" |
| Yapacak daha iyi işlerim var. | Open Subtitles | عندي أمور أهم من ذلك |
| Amacım, o günden daha önemli işleri olduğunu düşünen idolum Wil Wheaton'u bulup heykelciğimi imzalatmaktı. | Open Subtitles | فقط لأجد أن قدوتي ويل ويتون قد قرر أن لديه أمور أهم من المجيء للتوقيع على لعبتي |
| Eminim yapacak daha önemli işleri vardır. | Open Subtitles | أنا واثق أن لديه أمور أهم لينجزها |
| Arayan Başkan değilse, yapacak daha önemli işlerim var. | Open Subtitles | ان لم يكن الرئيس على الخط لدي أمور أهم |
| İyi miymiş? Bilmiyorum. Endişelenecek daha önemli işlerim vardı. | Open Subtitles | لا أعلم، لديّ أمور أهم لأقلق بشأنها. |
| Hayatta bir cupcake partisinden daha önemli şeyler de var. | Open Subtitles | الحياة فيها أمور أهم من حفلة كعكات كوبية |