| Hayatları boyunca yılanlardan korkmuş bu insanlar artık "Şu yılanın ne kadar güzel olduğuna bak." gibi şeyler söylüyorlardı. | TED | هؤلاء الأشخاص الذين صاحبهم طيلة حياتهم خوف من الأفاعي أصبحوا يقولون أمور مثل أنظر كم هي رائعة هذه الأفعى |
| Kitabın nerede basıldığı, yazarın kim olduğu ne zaman basıldığı gibi şeyler hakkında bilgimiz var. | TED | لدينا معلومات حول أمور مثل أين تم نشره، من كان المؤلف، متى تم نشره. |
| Kalıtım mühendisliği gibi şeyler üzerinde düzenleme, etkili düzenleme yapmanın tek yolu, küresel düzenlemelere sahip olmaktır. | TED | الطريقة الوحيدة لفرض قوانين ، قوانين فعالة على أمور مثل الهندسة الحيوية عن طريق فرض قوانين دولية. |
| Söylediğim şey, çocuklarımızın notlarla ilgili daha az takıntılı olmaları gerekiyor ve çok daha fazla, sevgi ve ev işi gibi şeyler üzerine bina edilmiş başarıları için bir temel sağlayan çocuklukla ilgilenmeliler. | TED | ما أقوله هو، أطفالنا بحاجة إلى أن نكون نحن أقل هوسًا بالرتب والدرجات وأكثر اهتمامًا بتوفير طفولة تكون أساسًا لنجاحهم ومبنية على أمور مثل الحب والأشغال المنزلية. |
| Makyaj ve iyi görünmek gibi şeyler yani. | Open Subtitles | أمور مثل الميك-أب و الظهور بشكل جميل |
| "Tisha" ve "Cindy" gibi şeyler. | Open Subtitles | أمور مثل (تيشا)، و(سيندي) |
| Bunun gibi şeyler... | Open Subtitles | أمور مثل هذه. |