| zaten grubun adı inanılmazdı. Bir de insanların ne düşündüğünü hesaba katarsan... | Open Subtitles | أنا بالفعل بسمعة لا يصدق وإقران ذلك مع المعنى الذي تعطي الناس. |
| Ben sadece benim zaten bildiğim şeyi bulabilecek misin diye bakıyordum. | Open Subtitles | أردت أن أرى إن كان بوسعها معرفة ما أعرفه أنا بالفعل |
| Dr. Palmer ile olan laboratuvar oturumuma geç kaldım zaten. | Open Subtitles | أنا بالفعل متأخرة على دورة مختبر . مع دكتور بالمير |
| - Bu hiç yaşanmadı. - Ben çoktan unuttum. İyi. | Open Subtitles | ــ هذا لم يحدث أبدا ــ أنا بالفعل لقد منعتها |
| Ben zaten 28, sadece ucan baslamak icin gidiyor degilim. | Open Subtitles | أنا بالفعل 28، أنها مجرد الذهاب لبدء ترفع من قبل. |
| Onlar tanıdıklarım ve tanımadıklarımın yer değiştirdiği yere aitler. ve sanal ilişkiler bağlamında, tanımadığım insanlarla zaten bir şeyler yapıyorum. | TED | ينتمون لعالم فيه أناس أعرفهم مقابل أناس لا أعرفهم, وفي سياق روابطي الرقمية, أنا بالفعل أقوم بأشياء مع أناس لا أعرفهم. |
| Değişen bir iklimi önemsememin tek nedeni, zaten kim olduğumdur. | TED | السبب الوحيد الذي يجعلني أهتم بالتغير المناخي هو كوني من أنا بالفعل. |
| zaten kontrol ettim. Orada birşey yok. İyi geceler. | Open Subtitles | أنا بالفعل عاينته لا يوجد شيء هناك، تصبحين على خير |
| Bütün yolcularımız, lütfen girişlere... - Jane. - zaten uçağımı bir kere kaçırdım. | Open Subtitles | ــ أنا بالفعل فوتت طائرتي مرة ــ أعلم ذلك ، أصغي إلي |
| Ben zaten torunum partisindeydim .bütün arkadaşlarımın ortasında beni küçük düşürdü. | Open Subtitles | ... أنا بالفعل اقمت حفلة لحفيدتي وهي أهانتني أمام كل أصدقائي |
| Bunu zaten yaptım. Bağırdım için afedersin. Biraz gerginim. | Open Subtitles | أنا بالفعل فعلت ذلك أنا آسفه لأني صرخت بوجهك |
| zaten birkaç tane içtim. Muhtemelen yavaşlamalıyım. | Open Subtitles | أنا بالفعل أحظى بالكثير يجب علىّ الإبطاء قليلاً |
| zaten diğer bütün stilleri denedim. Daha garip birşeyler denersem daha eğlenceli olur dedim. | Open Subtitles | أنا بالفعل جربت جميع الطرازات كنت أحسب إنه من الممتع تجريب شيء أكثر غرابه |
| Phoebe'yi zaten aradım. Cevap vermiyor. | Open Subtitles | أنا بالفعل قمت بالإتصال بفيبي لكنها لا ترد على هاتفها |
| Benim zaten bir ailem var annem ve kardeşim. | Open Subtitles | أنا بالفعل لديّ عائلة.. أمي وأخي الصّغير |
| Kafam zaten acaba'larımla dolu. | Open Subtitles | أنا بالفعل لدى ما أندم على عدم فعله من الآن |
| Ama endişelenme, Ben çoktan ona parayı geri ödemenin yolunu buldum. | Open Subtitles | لكن لا تقلقي، أنا بالفعل وجدت طريقة لردها له |
| Bu çok iyi ama Ben çoktan imzalayıp avukatına yolladım. | Open Subtitles | هذا هو لطيف، ولكن، اه، أنا بالفعل وقعت عليها وإرسالها إلى المحامي الخاص بك. |
| - Hayır, Çoktan kontrol ettim. O binayı yıkmışlar. | Open Subtitles | لا ، أنا بالفعل تحققت لقد هدموا تلك العمارة السكنية |
| - Avustralyalı lehçeniz var. - Öyleyim. | Open Subtitles | ـ إن لكنتك إستراليةً ـ أنا بالفعل إسترالي |
| Burada henüz şimdiden bir sürü cevap görüyorum. | TED | أنا بالفعل بدأت أرى العديد من الإجابات. |
| Sana gerçekten acıyorum. Vampirler gelip beslenmeye başlarsa, seni kendim öldürürüm! | Open Subtitles | حسناً ، أنا بالفعل أشعر بالأسى لأجلك ومصاصي الدماء هؤلاء يبدأون الطعام ، سأقتلك بنفسي |