| Masum bir öğretmene zarar gelsin istemiyorum sadece. | Open Subtitles | أنا فقط لا أريد أن أرى معلمة بريئة تتأذى. |
| Her şeyin eski haline dönmesini istemiyorum sadece. | Open Subtitles | نعم أنا فقط لا أريد أن أعود إلى ما كانت عليه الأمور |
| Alışveriş merkezine gitmek istemiyorum sadece. | Open Subtitles | أنا فقط لا أريد أن أذهب الى مركز تجارى |
| "Hayır," anlamına gelmesi şart değil aslında. Konuşmak istemiyorum, o kadar. | Open Subtitles | لا، بالفعل، ليس بالضرورة ان يكون نفي أنا فقط لا أريد أن أتحدث عنه |
| Bakın, isim tartışılmasını istemiyorum o kadar. | Open Subtitles | نظرة، أنا فقط لا أريد أن يكون لها اسم المحادثة. |
| Bunun bildik ve sıkıcı bir yıldönümü hikayesi olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أريد أن أكتب مقالة تذكارية عادية ومملة |
| Ben seni kontrol etmeye çalışmıyorum. Sadece sonumun morg olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أحاول السيطرة عليكِ أنا فقط لا أريد أن أنتهي في المشرحة |
| Hayatımda ailemin olduğu kısımla sana sıkıntı vermek istemiyorum sadece. | Open Subtitles | وأنا... أنا فقط لا أريد أن أُثقل عليك مع هذا الجزء من حاتي. |
| İncindiğini görmek istemiyorum sadece. | Open Subtitles | أنا فقط لا أريد أن أراك متأذية أبداً |
| Otelimde artık bunların olmasını istemiyorum sadece. | Open Subtitles | أنا فقط لا أريد أن يحدث هذا في فندقي بعد الأن . |
| Ben ölmek istemiyorum. O kadar basit. | Open Subtitles | أنا فقط لا أريد أن موت الأمر بهذا البساطة |
| Lütfen, içmek istemiyorum o kadar. | Open Subtitles | أرجوك, أنا فقط لا أريد أن اشرب |
| İşyerinde başına dert olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أريد أن أسبب لك أي كآبة في العمل |
| Biz daha bu şeyin yürüyüp yürümeyeceğini bilmezken başkalarını da dâhil olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أريد أن يتدخل أناس آخرون بينما لا زلنا نحاول تقبُّل الأمر |
| Bütün emeklerimizin bir kötü dürüm uğruna yok olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط لا أريد أن ينهار كا شيء عملنا من أجله بسبب وجبة واحدة للبوريدو. |