| - Ne olursa olsun burada kalmanın senin için güvenli olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | فقط مهما حدث أنا لا أظن أن هذا المكان آمن لبقائك فيه |
| General Broulard senin komik olduğunu düşündü. Ben öyle düşünmüyorum. | Open Subtitles | الكولونيل برولارد يظن انك ظريف أنا لا أظن هذا |
| Ona ödeme yaptığımdan, yaptığını tecavüz olarak düşünmüyorum. | Open Subtitles | أنا لا أظن من وجهة نطرة قانونية ما فعله يفسر على أنه أغتصاب بما أني دفعت له |
| Bu adamın benden hoşlandığını hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أظن أن ذلك الرجل يحبّني |
| -Hiç sanmıyorum. İmkansız. -Ben de hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أرى ذلك،مستحيل حتى أنا لا أظن ذلك |
| - Onu ikna edeceğini sanmam. | Open Subtitles | ـ أنا لا أظن ، بأنها قادرة على تهدئته من الأفضل ، أن تفعلى أنت |
| Öyle düşünmedim ama... sanki biraz dağıtmıştın. | Open Subtitles | أنا لا أظن أنك كذلك لكنك كنت تبدو غير متزن قليلاً |
| Bu çok garip. Ben böyle düşünmüyorum. | Open Subtitles | هذا مضحك ، أنا لا أظن ذلك أظن أن لديك مشكلة |
| 'düşünmüyorum' bayan. Biliyorum. | Open Subtitles | أنا لا أظن يا سيدتي , أنا متأكد , أردت أن أخرجها |
| Dürüstçe söylemek gerekirse, o kadar da iyi bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | أنا لا أظن حتى أنه لاعب بارع، لكي أكون صادقاً معكِ. |
| - ...bir şey olmayacağını düşünüyorsun. - Hayır düşünmüyorum. | Open Subtitles | أنا لا أظن ذلك ومع ذلك لن تسير الأمور بشكل خاطيء |
| Tek başına hareket ettiğini düşünmüyorum. | Open Subtitles | إلي ذلك الكرنفال إسمع , أنا لا أظن أنك تعمل لوحدك |
| Hayır, bunu düşünmüyorum. Rahatsız da değilim. | Open Subtitles | كلّا, أنا لا أظن ذلك, و أنا لست غير مرتاح |
| Hayır, hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لا ، أنا لا أظن هذا |
| - Evet, bir iki tane. - hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | نعم هناك البعض - أنا لا أظن ذلك - |
| Homer, şu anda dışarı çıkmanın akıllıca olduğunu hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | يا (هومر), أنا لا أظن أنه من الحكمة الذهاب للخارج بهذا الوقت؟ |
| Görüyorsun, hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | انظر، أنا لا أظن ذلك |
| Şimdi, sonsuza kadar yaşayacağımızı sanmam. | TED | الحقيقة أنا لا أظن بأننا سنعيش للأبد. |
| Payımı benden esirgeyeceğini sanmam o zaman. | Open Subtitles | أنا لا أظن أنك ستحسدي علي حصتي إذاً؟ |
| Geç kaldın. Evet, aldıracağını düşünmedim. Hey, neyi düşünmedin? | Open Subtitles | انت متأخر - أنا لا أظن أنك تمانع - |
| Time dergisinin ilgileneceğini düşünmedim. | Open Subtitles | أنا لا أظن أن مجلة الـ(تايم) سيهمها الأمر |