| Herkesi aramaları için bir telgraf yolladım ama ben orada olsaydım daha kolay olurdu. | Open Subtitles | لقد طلبت منهم اجراء بحث لجميع الأشخاص، لكن... سيكون أسهل لو كنت أنا هناك |
| Diyor ki, "Bir parça tahta kır, ve ben orada olacağım." | Open Subtitles | يقول, سبييت قطعة خشب و أنا هناك ." |
| Tüm bu sabah sizlerle buradayım Çünkü ben ikisine de inanıyorum. | Open Subtitles | أنا هناك معكم في هذا الصباح لأنني أصدق الاثنين. |
| Bir anlığına oradaydım, sonra yokum. oradayım, buradayım. Bilmiyorum! | Open Subtitles | لا أعرف وأكون هناك وبعدها لا أكون أنا هناك , أنا رجعت وأنا لم , لا أعرف |
| oraya vardığımda arabamı çalıştıramadım. | Open Subtitles | فى نفس الوقت كنت أنا هناك لم أستطيع ادارة سيارتى |
| Ben Jas ile oradayım ve o adamın sana yavşadığını gördüm bu yüzden yanına Geldim. | Open Subtitles | أنا هناك مع جاس ورأيته الشعور لكم حتى جاء لي أكثر. |
| Ben her zaman ordayım. Haftada üç kez gidiyorum. | Open Subtitles | وأنا هناك دائماً , أنا هناك ثلاث مرات في الأسبوع |
| Yani her gün oradayım, sistemin nasıl işlediğini tabii ki biliyorum. | TED | والآن، ربما تتساءلون لماذا، أعني، أنا هناك كل يوم، وبالتأكيد أعلم كيف يعمل النظام. |
| Dinle! Oradaki ben olsaydım ölmüş olurdum. | Open Subtitles | إسمعي اذا كنت أنا هناك سأكون ميتا |
| Neden orada olduğumu sizin şartlı tahliye yardım etmeye çalışıyorum, gibi? | Open Subtitles | مثل لماذا كنت أنا هناك لأساعد المفرج عنه خاصتك ؟ |
| "Bir parça tahta kırın, ben orada olurum. | Open Subtitles | سبييت قطعة خشب و أنا هناك ." |
| "Bir parça tahta kırın, ben orada olurum." | Open Subtitles | سبييت قطعة خشب و أنا هناك ." |
| ben orada seninleyim. | Open Subtitles | أنا هناك معكم. |
| Saklamaya devam et. Ama bana ihtiyacın olursa, buradayım. | Open Subtitles | إلعبي قريبه ولكن إذ كنت بحاجة لي، أنا هناك. |
| Derhal oraya gitsen iyi olur. Ben buradayım zaten. | Open Subtitles | الأفضل أن تتوجه إلى " برونتو " أنا هناك مسبقاَ |
| Ben şov dünyasını bırakmak için buradayım. | Open Subtitles | أنا هناك لأترك العمل في مجال العرض |
| oraya vardığımda arabamı çalıştıramadım. | Open Subtitles | فى نفس الوقت كنت أنا هناك لم أستطيع ادارة سيارتى |
| Şirketin işlerini düzeltebilmek için her Allahın günü oraya gidiyorum... | Open Subtitles | أنا هناك كل يوم أحاول بقدر استطاعتي لإرجاع هذه الشركه لوضعها الطبيعي |
| Aslına bakarsan buraya sana, kör bir adamın ne kadar çok vizyona sahip olabileceğini göstermeye Geldim. | Open Subtitles | فى الحقيقة أنا هناك لأريك مقدار الرؤية التى يتمتع بها رجل أعمى |
| Arkadaşın değilim. Tahliye şartlarını ihlal etmediğinden emin olmak için Geldim. | Open Subtitles | أنا لست صديقتكِ، أنا هناك للتأكد من ألا ترتكبي |
| Onları satılacak zamanın şimdi olduğuna ikna etmek için ordayım. | Open Subtitles | أنا هناك لإقناعهم بأن الوقت المناسب للبيع الآن. |
| Sıraya nasıl girdim bilmiyorum, ama ordayım. | Open Subtitles | أنا لا أعرف حتى كيف حصلت في الخط، ولكن أنا هناك. |
| Şu anda oradayım ama pek yardımcı olmuyorlar. | Open Subtitles | أنا هناك الأن ولكنهم لايبدوا عليهم أنهم يريدون المساعدة |
| Oradaki ben olmalıydım. | Open Subtitles | يفترض أن تكون أنا هناك في الأسفل. |
| Kiminle olduğumu, neden orada olduğumu, nerede olduğumu bilmiyordum. | Open Subtitles | أو لماذا أنا هناك وأين أنا ماذا سأفعل؟ |