| iki kez vuruldun, miden delindi, bogazindan içeri soluk tüpü sokuldu. | Open Subtitles | تم إطلاق النار عليكِ مرتين، و ثُقبت معدتكِ، وتم إدخال أنبوب تنفس في حلقك. |
| İki kez vuruldun, miden delindi, boğazından içeri soluk tüpü sokuldu. | Open Subtitles | تم إطلاق النار عليكِ مرتين، و ثُقبت معدتكِ، وتم إدخال أنبوب تنفس في حلقك. |
| Hadi onu entübe edip tomografiye alalım. | Open Subtitles | دعونا نضع لها أنبوب تنفس و نقوم بعمل أشعة عاجلة |
| Şimdi, hemşire hastayı entübe edin ve göğsünü açalım. | Open Subtitles | الآن، أيتها الممرضة أريد أنبوب تنفس للعملية. ولنقم بفتح صدره. |
| O. İhbarı ilk alanlar, geldiklerinde, onun, kızın boğazında bir trakeostomi tüpü tutuyor olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | هي فعلت ذلك المُستجيبين الأوائل قالوا أنها كانت تضع أنبوب تنفس في حلق الفتاة عندما وصلوا |
| Bir kızın boğazında trakeostomi tüpü tutarken yakalandın. | Open Subtitles | لقد تم الإمساك بكِ تضعين أنبوب تنفس في حلق فتاة |
| Doğduğu gibi entübe edilmek zorunda olacak mavi bir bebek katlanılabilir mi? | Open Subtitles | أتعتقدين أن تولد أزرقا و أن يكون عليك وضع أنبوب تنفس , يمكن فعله؟ |
| Hasta, kalp ritmi düzenleyici yelek giydi ve entübe edildi. | Open Subtitles | تمّ وضع المريض في سترة إزالة الرجفان البطيني و وضع له أنبوب تنفس... |