| - İyi, ama bıngıldağına dikkat et. | Open Subtitles | أريد حمله أيضاً حسناً, أنتبه لرأسه الصغير |
| Bu şimdi işine yarayacak. dikkat et. Basamak var. | Open Subtitles | و هذا هو الوقت المثالي لتستفيد من ذلك أنتبه خطوة واحدة |
| dikkat et hile yapmasınlar, nasıl olduklarını bilirsin. | Open Subtitles | . أنتبه حتى لا يخدعونا . أنت تعرف من هم العرب |
| Twitter arkadaşlarım Westboro'nun öğretilerini anlamak için çaba gösterdiler ve bunu yaparak benim hayatım boyunca fark edemediğim tutarsızlıkları bulabildiler. | TED | أخذ زملائي بعض الوقت لفهم عقائد الويستبورو، وبذلك، فقد استطاعوا إيجاد بعض الاختلالات التي لم أنتبه لها طوال حياتي. |
| Boyarken çok dikkatli olmam gerekiyor. Çünkü boya küçük küçük kabarcıklar haline geliyor | TED | وبينما أنا أدهن يجب أن أنتبه لأن الطلاء يبدأ بالتحول إلى فقاعات صغيرة |
| # Evet, geriye çekil, bak bakalım bizler hain gençleriz # # şeytanın arkadaşlarıyız # | Open Subtitles | أفسح الطريق، أنتبه فنحن مراهقون متمردون أصدقاء الشيطان لكن أكثر منه شرا |
| Yargıca saygısızlık ediyorsun, Earp. Konuşmalarına dikkat et. | Open Subtitles | أنت على وشك ازدرائي يا إيرب .أنتبه للسانك |
| dikkat et. Böyle yönetmeye devam edersen gerçekten beraber hareket edebiliriz. | Open Subtitles | أنتبه , أستمر بالقيادة مثل ذلك ونحن قد نلتصق معنا في الحقيقة |
| - Gitmek zorunda değilsin. - Ayaklarına dikkat et. | Open Subtitles | ـ أتعرفين، لا يجب أن تذهبي ـ أنتبه لقدميك |
| - Aşağılık değil. - Sözlerine dikkat et! - Neye dikkat edeceğim? | Open Subtitles | ـ إنه ليس أحمقاً ـ أنت، أنتبه لإلفاظك، إتفقنا؟ |
| Sesinin tonuna dikkat et doktor, bu beden klon olabilir ama geri dönünce gerçek imparator olacağım ve burada olan herşeyi hatırlayacağım. | Open Subtitles | أخبرتك بأن القرص الوميضي ليس جاهزاً أنتبه لنبرة صوتك يا دكتور قد يكون هذا جسد مستنسخ |
| - Dergilere dikkat et. - Benim elimde değil. | Open Subtitles | أنتبه للمجلات - أن الامر خارج عن السيطره - |
| Bu sefer lâfına dikkat et. Başımın derdi. | Open Subtitles | و أنتبه لألفاظك تلك المرة - إذهبى بعيدا؟ |
| dikkat et. Cevap yanından geçip gidebilir. | Open Subtitles | أنتبه لن تعرف الاجابة لعدم الانتباهـ |
| Ve yemin ederim bir değil dört tane bile olsa fark etmezdim. | Open Subtitles | و لم أنتبه إن كان لديك خصية واحدة أم أربعة |
| Ama sonra ben tüm bu fark, size iyi ve kötü, biliyorum, benim kim bana yapar, biliyor musun? | Open Subtitles | لكن بعدها أنتبه لكل هذا تعلمين ، الجيد و السيء يجعلني ما أنا عليه ، تعلمين ؟ |
| İşe çok dalmıştım, bu yüzden fark edemedim. | Open Subtitles | أجل . لقد كنتُ منغمساً للغاية بالعمل لدرجة لم أنتبه للتلميح |
| Gitmeden önce, tekrar gelirse diye dikkatli olmam için benden söz aldı. | Open Subtitles | لقد جعلتني أعدُها أن أنتبه في حالة ظهوره مرّة أخرى |
| DG: Aşırı büyük. Yani, bak, | TED | دان: أنها مضخّمة. أعني، أنتبه. |
| İleriye dikkat edin. | Open Subtitles | مرحباً أنتبه للأعلى يبدو أنه جزء من الممر |
| Annem komşulara gitti. Ben tek başıma eve göz kulak oluyorum. | Open Subtitles | أمي في المنزل المجاور، لذا أنا أنتبه للمنزل عوضًا عنها |
| Mahkemeye gidip, onu hakime sunduğunu görene kadar farkına varmadım. | Open Subtitles | لم أنتبه للأمر حتى وصلت للمحكمة ورأيتها تري الدليل للقاضي |
| kaçırdım. Gördüm ama ıskaladım. | Open Subtitles | أنا رأيتها ولم أنتبه مالذي رأيته ولم أنتبه له |
| - Özür dilerim efendim. - Kâtip olmaya mı, özür dilemeye mi geldin? Şimdi dikkatini ver. | Open Subtitles | أعتذر, يا سيدي - لا تعتذر, والآن أنتبه - |