| İşler dalgalanarak kontrolden çıkmadan, onu buraya getirdiğimiz için Şanslısın. | Open Subtitles | حسناً، أنتَ محظوظٌ أننا إستعدناها، قبل أن تخرج الأمور عن السيطرة. |
| İş görüşmelerini benim yapmadığım için çok Şanslısın. Çünkü hazırlıklı gelmek benim için çekicilikten önemli. | Open Subtitles | أنتَ محظوظٌ لأنّك لم تواجهني من أجل وظيفة، لأنّ الجهوزيّة تهزم السحر في كلّ يومٍ من الاسبوع. |
| Ayı pençesi çöreğini getirdiğin için Şanslısın. | Open Subtitles | أنتَ محظوظٌ جدّاً لأنّكَ أحضرتَ فطائر على شكل مخلب الدبّ. |
| Odada havalandırma olmadığı için ne kadar Şanslısın tahmin edemezsin. | Open Subtitles | لا تعرف كم أنتَ محظوظٌ لعدم وجود فتحة تهوية لهذه الغرفة. |
| Dürüst olabiliyorsan Şanslısın demektir. | Open Subtitles | أنتَ محظوظٌ لكونكَ لازلتَ قادراً على انْ تكون صادقاً |
| Çok Şanslısın. Yaptıklarını televizyonda gördüm. | Open Subtitles | أنتَ محظوظٌ جداً، لقد رأيت ما قُمتَ به على التلفاز |
| Çok Şanslısın. Yaptıklarını televizyonda gördüm. | Open Subtitles | أنتَ محظوظٌ جداً، لقد رأيت ما قُمتَ به على التلفاز |
| Böyle sağlıklı bir babaya sahip olduğun için Şanslısın. | Open Subtitles | أنتَ محظوظٌ لوجود أبٍ بهذه الصحّة. |
| Şu anda bir işin olduğu için bile Şanslısın. | Open Subtitles | أنتَ محظوظٌ ببقائكَ في عملكَ الآن. |
| Bu kadar sakin biri olduğum için çok Şanslısın. | Open Subtitles | أنتَ محظوظٌ لكوني معتدل المزاج |
| Sen Şanslısın vurulmak alamadım. | Open Subtitles | أنتَ محظوظٌ أنَه لم يطلقُ النار عليك |
| - Gelebildiğim için Şanslısın. | Open Subtitles | - أنتَ محظوظٌ أنني حضرتُ بالأصل - |
| - Acayip Şanslısın Max. - Evet. | Open Subtitles | -يا إلهي كم أنتَ محظوظٌ (ماكس ). |
| Hayatta kaldığın için ne kadar da Şanslısın öyle. Şanslı mı? | Open Subtitles | {\pos(190,230)}كم أنتَ محظوظٌ لبقائك حيّاً - ! |