| Bir kızı seviyorsun ve ondan hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyor musun? | Open Subtitles | أنت تحب فتاة ولا تعرف إن كنت معجباً بها ؟ |
| Gücü ve itibarı seviyorsun, kendini seviyorsun entelektüel hayatını, kitaplarını Havana purolarını ve eminim ki bir zamanlar beni de seviyordun. | Open Subtitles | أنت تحب السلطة، والشرف وتحب نفسك وحياتك الفكرية، وكتبك وسجائرك الهافانية |
| Bu senin. Oak Ridge Boys'u sever misin? | Open Subtitles | هذة لك أنت تحب فرقة "الأولاد البلوطيين"، أليس كذلك؟ |
| Bunu yaparken beni seyretmek hoşuna gidiyor, değil mi? | Open Subtitles | أنت تحب مشاهدتى و أنا أفعل ذلك أليس كذلك |
| Ama elbette sen soğuğu seversin, Bu senin özün, değil mi? | Open Subtitles | بينما أنت تحب ذلك طبعًا، فهذا ما تجيده، أليس كذلك؟ |
| Kurabiyeci anlaşılmaz bir şekilde iyi çalışıyor. Kurabiyeleri seviyor musun? | Open Subtitles | متجر البسكويت ناجح بشكل أو بآخر أنت تحب البسكويت |
| Sen, eskiden kuru temizleyiciydin ve güzel kıyafetlerden hoşlanıyorsun. | Open Subtitles | قبل أن تكون لصاً، كنت تعمل منظف ملابس و أنت تحب الملابس الجميلة |
| Eski gelenekleri seviyorsun. Asya geleneklerini. | Open Subtitles | أنت تحب الطريقة القديمة الطريقة الآسيوية |
| - Bitkini çok seviyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت تحب نبتتك .. أليس كذلك ؟ هي أعز صديق لي |
| Kitabı çok seviyorsun. Sende de olmalı. | Open Subtitles | حسنآ, أنت تحب هذا الكتاب جدآ يجب أن يكون لك نسخة ملكك |
| Bu kadını seviyorsun ve hiçbir şey, kesinlikle hiçbir şey aşkın yerini dolduramaz dostum. | Open Subtitles | أنت تحب تلك المرأة وما من شىء فى الوجود ما يدانى ذلك |
| Mesela, tamam. Güreş seviyorsun değil mi? | Open Subtitles | مثل مثلاً أنت تحب المصارعة الحرة أليس كذلك؟ |
| Sana aldıkları zırvaları seviyorsun. Göremedin. | Open Subtitles | أنت تحب الهراء الذى إشتروه لك فلم ترى ما حدث |
| Korku filmlerini de sever misin? | Open Subtitles | نعم , أنت تحب الأفلام المُرعبة , أيضاً |
| Doğayı sever misin, Spencer? | Open Subtitles | أنت تحب الطبيعة ، سبينسر ، أليس كذلك ؟ |
| Bu aslında hoşuna gidiyor, değil mi? | Open Subtitles | كانت ترتديها النساء في الخمسينيات أنت تحب ذلك , صحيح؟ |
| Öyle değil. Benim kötü olmam hoşuna gidiyor. | Open Subtitles | هذا ليس ما بالأمر أنت تحب أن أكون أنا السيئة |
| Hayır, o yarın gece için. Sen lahanayı seversin, Ralphie. | Open Subtitles | كلا، هذا لعشاء الغد، أنت تحب الملفوف الأحمر |
| Gemileri seversin. Gidecek bir yerleri olan biri görünmüyorsun. | Open Subtitles | أنت تحب السفن, لا يبدو أنك تنظر إلى الإتجاهات |
| Bu kadını seviyor musun? | Open Subtitles | استمع لي، أنت تحب هذه المرأة، أليس كذلك؟ |
| - Hadi, tatlım. Ham-ham yap. "Ham-ham"ı seviyor musun? | Open Subtitles | هيا عزيزيّ، طعام لذيذ أنت تحب الطعام اللذيذ؟ |
| Yani sen spordan hoşlanıyorsun, bense baleden. Böyle işte. | Open Subtitles | أعني، أنت تحب الرياضة وأنا أحب رقص الباليه |
| Bunu yapmaya bayılıyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تحب أن تفعل ذلك أليس كذلك؟ ـ سوف أفعل ذلك لبقيّة حياتي |
| Şimdi, söyleyin bakalım, Leydi Bryan'ı seviyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | الآن, أخبرني أنت تحب السيدة براين, أليس كذلك؟ |