| "Kapa çeneni seni köpek, hak ediyorsun..." "...acı çekmek zorundasın!" diyordu." | Open Subtitles | إخرس ايها الكلب أنت تستحقّ ذلك ، أنت يجب أن تعاني |
| Şu anda benimle konuşmak istemediğinin farkındayım ama gerçeği bilmeyi hak ediyorsun. | Open Subtitles | أعرف أنّك لربّما لا تُريد التحدّث معي الآن، لكن أنت تستحقّ أن تعرف الحقيقة. |
| Sırf o yüzden bile parçalara ayrılmayı hak ediyorsun Carlos. | Open Subtitles | أنت تستحقّ أن تتقطّع إلى أشلاء، لعدم تعرّفك عليّ |
| Yalnız ve acınası bir halde ölmeyi hak ediyorsun. | Open Subtitles | أنت تستحقّ الموت بائسًا ووحيدًا |
| Siz gerçeği hak ediyorsunuz. | Open Subtitles | و أنت تستحقّ الحقيّقة. |
| Acı çekmeyi, yalnız kalmayı ve korkutulmayı hak ediyorsun. | Open Subtitles | أنت تستحقّ أن تعاني وحيداً و خائفاً |
| "Başına gelecek her şeyi hak ediyorsun." | Open Subtitles | أنت تستحقّ كلّ شيء سيحدث لك |
| Mutlu olmayı hak ediyorsun. - Git. | Open Subtitles | أنت تستحقّ أن تكون سعيداً. |
| Biraz rahatlamayı hak ediyorsun. | Open Subtitles | أنت تستحقّ قليلا من... الراحة... |
| Biraz rahatlamayı hak ediyorsun. | Open Subtitles | أنت تستحقّ قليلا من... الراحة... |
| Eksiksiz açıklamayı hak ediyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تستحقّ كشفاً كاملاً. |
| Anlaşma ya da değil Bay Bridger, yaptığınız şey için bazı şeyleri hak ediyorsunuz. | Open Subtitles | إتّفقنا أم لم نتّفق، سيّد (بريدجر) أنت تستحقّ حصّتك لما قدّمت |