| Demek geldin yabancı! | Open Subtitles | ــ لقد وجدت جاك ــ إذن , ها أنت ذا , أيها الغريب |
| Demek burdasın. Yol için bir kahve alabilir miyim? | Open Subtitles | ها أنت ذا هل بإمكانك جلب قهوة لي من فضلكِ ؟ |
| Al bakalım. Bu yavruyu teslim etmeni istiyorum. | Open Subtitles | ها أنت ذا, أريد منك أن توصل هذه الصغيرة من أجلي |
| Galiba adil bir alışveriş yapmış olduk. İşte Al bakalım. | Open Subtitles | إذاً، أجل، يبدو وصلنا إلى أتفاق عادل حسناً، ها أنت ذا. |
| Tam da "Bayan McKay'e ne Oldu" diyorduk ki, işte geldiniz. | Open Subtitles | كنا توا نتساءل ماذا حل بك وها أنت ذا هنا |
| Ağır suç cinayeti cezanı katlattı, ve şimdi buradasın. | Open Subtitles | قانون جرائم القتل الكبيرة يزيد من مدتك و ها أنت ذا |
| - Her şey düzelecek, her şey düzelecek. Tamam işte. | Open Subtitles | سيكون كلّ شيء على ما يرام، حسناً، ها أنت ذا |
| Joe, Demek buradasın. Kusura bakma, telefondaydım. | Open Subtitles | أوه ، جـو ، ها أنت ذا عذرا ، لقد كنت لدى مكالمة هاتفية |
| Demek buradasın. Sen temiz havada güneşlenmeye devam ederken Şirinler iyice ortadan kaybolsun, aferin. | Open Subtitles | ها أنت ذا, إسترخي بكل الوسائل, إسترخي هنا في أشعة الشمس |
| Demek buradasın bana söylediklerini yapıp daha çok çabaladım, harika haberlerim var. | Open Subtitles | لقد تخطيت حدودي ها أنت ذا فعلت تحديدًا ما أخبرتني أن أفعل تخطيت حدودي , ولدي أخبار رائعة من أجلك |
| Demek öyle. Yine de tebrikler. | TED | غايل: ها أنت ذا. حسناً، مبارك. |
| Evet, Demek buradasın? | Open Subtitles | حسنا، حسنا، حسنا، حسنا. ها أنت ذا. |
| Al bakalım. İyi iş çıkardın evlat. | Open Subtitles | ها أنت ذا, هذه صفقة جيدة يا فتى, صفقة جيدة |
| Demiştim sana, kardeşim. Gel, içine bakalım. | Open Subtitles | ها أنت ذا, يا أخي إسمحْ لنا بأن نُطلِعكـَ عليها من الداخل |
| İşte benim adamım! Çıkalım da bakalım halledebilecek miyiz şu işi. | Open Subtitles | مرحبًا، ها أنت ذا دعنا نذهب للخارج، ونرى لو نستطيع أن نجعل ذلك يعمل |
| 14 Dolar. 10, 11, 12 sent. Al bakalım. | Open Subtitles | ،إليك 14 دولاراً و 12 سينت ها أنت ذا |
| İşte, yeni gibi Oldu. Sırtındaki yüzgecin hariç. | Open Subtitles | ها أنت ذا, جيد كالجديد ماعدا زعنفتك الظهرية |
| Pekâlâ, işte Oldu. Zayıf bileklerimizi biraz güçlendirelim... | Open Subtitles | حسناً، ها أنت ذا يا صاحبي فكّرتُ بأنّ هذا سيفيد كاحليك الضعيفتين |
| Ve işte buradasın, güzel temiz toga'n ile. | Open Subtitles | و ها أنت ذا مع ثوبك الروماني النظيف الأبيض |
| Hepimizin başından çok şey geçti... - İşte buradasın. | Open Subtitles | لقد مررنا بالكثير جدا خلال الفترة الأخيرة ها أنت ذا |
| Sen işte, nakidi bir araya getirmek için atlara dönüyorsun. | Open Subtitles | ها أنت ذا تراهن في السباقات محاولا جمع بعض المال |
| Bak, şu an ona kızgın olduğunu biliyorum, ama, Al işte... | Open Subtitles | أعلم بأنكِ غاضبة منها في الوقت الحالي، لكن انظري،ها أنت ذا |
| oradasın. acele edin. onu hemen getirin. | Open Subtitles | ها أنت ذا تعال مسرعاً ، اصعدوا به للمسرح |
| Buradaymışsın işte. Her yerde seni arıyordum. Ne Oldu? | Open Subtitles | ها أنت ذا, لقد كنت أبحث عنك في كل مكان مالذي حدث؟ |