| Böyle güzel bir kızın olduğu için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن لديك مثل هذه الطفلة الجميلة |
| Bu kadar güzel bir kızın olduğu için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن لديك مثل هذه الطفلة الجميلة |
| Buna değmez. Kocam bu tezgahın üstünden atlayıp dişlerini yere dökmediği için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن زوجى لم يقفز فوق الخزينه وكسر أسنانك |
| Şanslısın ki, Little Creek'in kendine ait merkezi sistemi var aksi taktirde yasal yollar tek seçeneğin olurdu. | Open Subtitles | ماكجي : أنت محظوظ لأن خليج كريك يملك مقسـم خاص به عكس ذلك سـيكون عليك أن تذهب خلال القنوات المسـموحة توني : |
| Şanslısın ki birisi odayı temizlemiş. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن أحدهم مسح البصمات من الغرفه |
| Bu senin ilk sabıkan olduğu için şanslısın, Peter. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن هذه مخالفتك الأولى |
| Evlat, en iyilerin en iyisinden referansın olduğu için çok şanslısın. | Open Subtitles | يافتى , أنت محظوظ لأن لديك توصيات من الأفضل |
| Böyle seven bir karın olduğu için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن لديك زوجة حنونة مثلها |
| Çocuğunun bir amaç için öleceği için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن طفلك سيموت بسبب هدف |
| Şoförüm kızına çarpmadığı için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن سائقي لَمْ يَضْربْها |
| Bir sırrı paylaşan iki kız tarafından sevildiğin için çok şanslısın. | Open Subtitles | (ألكسندر)، أنت محظوظ لأن امرأتان تحبانك وبينهما سر |
| Şanslısın ki kameralarımız arkadaşının dairesini de görüntülüyor. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن كاميراتنا لديها زاوية رؤية أمام منزل صديقك |
| Çok Şanslısın ki Roger tüm masrafları karşılayacak. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن (روجر) سوف يدفع لهذا |
| Clementine olduğu için şanslısın, adamım. | Open Subtitles | أنت محظوظ لأن لديك كلمنتين يا صاح |