| Onu tatlı çatalıyla servis etmek hiç de erkeksi değil, düpedüz kadınsı demektense.. | Open Subtitles | تقديمها مع شوكة كعكة عمل غير رجولي ومزعج لا أقول عمل أنثوي صرف |
| İlk sözel şiirim, 14 yaşında birinin tüm bilgisiyle donatılmış, ve kadınsı görünmemenin haksızlığı ile ilgiliydi. | TED | وكان القائي الاول للشعر امام طفل عمره 14 عاماً وكان حول الظلم كما ينظر إليه من منظور غير أنثوي. |
| Bence... Bence daha kadınsı olabilirdi. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الممكن أن يكون أنثوي أكثر |
| Röportajdan sonra bir telefon aldım gayet huysuz sesli bir Kadın | TED | و لكن بعد المقابلة، تلقيت مكالمة تلفونية، بصوت أنثوي أجش جداً، |
| Lily'nin hayatında her zaman feminen bir etki olmasına gayret ettik. | Open Subtitles | لطالما حاولنا أن نحرص على وجود تأثير أنثوي بحياة ليلي |
| Hayatında hiç dişilik etkisi olsaydı hademe gibi gözükmezdin. | Open Subtitles | ربما لو كان في حياتكِ تأثير أنثوي لما بدوتِ هكذا |
| Temiz bir kiz istiyorsun ama sana pis bir am lazim. | Open Subtitles | أنت تريد فتاة جيدة، لكنك تحتاج عُضو أنثوي سيء |
| Yani, genelde hassas ya da kadınsı biri değilsin... | Open Subtitles | - ساخر ؟ حسناً ، أنتي لستي شخص رقيق أو أنثوي |
| Olabildiğince az kadınsı görüneyim dedim, bu sabah Chronicle'da olduğu gibi. | Open Subtitles | يجب ألا أظهر بمظهر أنثوي بعدما كُتبَ في جريدة (كرونكيل) الصباحية |
| Oldukça kadınsı ve zarif. | Open Subtitles | أنثوي بنعومة، مع لمسة أناقة |
| Bence tamamen kadınsı. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا أنثوي بعض الشيء. |
| - Hoşuma gitti. Biraz kadınsı. | Open Subtitles | - يروقني ذلك، هو نوعاً من أنثوي |
| - Hoşuma gitti. Biraz kadınsı. | Open Subtitles | - يروقني ذلك، هو نوعاً من أنثوي |
| - Bu çok vajinal ve kadınsı duruyor. - Teşekkürler. | Open Subtitles | شكله أنثوي ومهبلي- أوه، شكرا لك- |
| Benim kadınsı tarafım bile yok. | Open Subtitles | ليس لديّ جانب أنثوي أصلاً |
| Çok hoş bir yer. Çok kadınsı. | Open Subtitles | إنه مكان لطيف أنثوي جداً |
| Kadın sesi: Uzun menzilli lazer tarayıcı lazer ışını sinyali yayarak çalışmaktadır. | TED | صوت أنثوي: يمسح لايزر ذو نطاق طويل عبر إطلاق نبضة تتمثل في شعاع من ضوء اللايزر. |
| 19. yüzyılda, histeri geçerli bir Kadın akıl hastalığı olarak sayılıyormuş. Kadınlar aşırı duygusal veya zor davranışlar sergilerse doktorlar bu teşhisi koyabiliyormuş. | TED | أنه في القرن التاسع عشر، اعتبرت الهستيريا اضطراب عقلي أنثوي يمكن تشخيصه من قبل الأطباء إذا أظهرت المرأة عاطفة مفرطة أو سلوكاً صعباً. |
| Lily'nin hayatinda her zaman feminen bir etki olmasina gayret ettik. | Open Subtitles | وجود تأثير أنثوي بحياة ليلي |
| ve feminen olursa olsun. | Open Subtitles | و أنثوي و محرج |
| Bu "dişilik toksini"ni dışarıdaki delileri ve serserileri bulmak için kullanacağız. | Open Subtitles | سوف نستعمل هذا " توكسين أنثوي" للتخلص من المهرجين والمعتوهين. |
| Vajina, am ne derseniz deyin. | Open Subtitles | النساء المتزوجات لديهن عضو أنثوي |
| İngilizcede bayan ismi ama Çerokice'de öyle değil. | Open Subtitles | إنّه أنثوي في اللغة الإنجليزية ولكنّه ليس كذلك في الشيروكية |