| Gitmeliyim. Gordon Anderson bana tek gözlü yılanını gösterecek. | Open Subtitles | جوردن أندرسن وعد بأنّه سيريني أفعاه العوراء،مهما تلك. |
| - Hayır. Anderson'a kadar gideyim. Yemekten sonra sen kullanırsın. | Open Subtitles | سأقود حتى نصل إلى أندرسن ثمّ تكملين أنت بعد أن نأكل |
| - Evet? Şef, dinle, Judy Anderson'ın annesi Orlando'dan gelmiş. | Open Subtitles | يارئيس، أم جودي أندرسن التي تزورها من أورلندو |
| Liz Anderson'a, onlardan bahsetmemem gerektiğini biliyordum. | Open Subtitles | أوه، عَرفتُ بأنّني مَا كَانَ يَجِبُ أَنْ أُخبرَ ليز أندرسن عنهم. |
| Todd Andersen, Dallas'a geliyor, yeterince açık mı? | Open Subtitles | تود أندرسن سيأتي إلى دالاس هل نحن متفقان؟ أحضر مؤخرته هنا |
| Yemin ederim, bunu onayladığınızı sanıyordum Bayan Anderson. | Open Subtitles | أقسم بأنّنا إعتقدنا بأنّك كنت في الداخل بهذا، السّيدة أندرسن. |
| Ama çivici Courtney Anderson denen adamı seyrettim. | Open Subtitles | لكنّي شاهدت بعض الرجال يمسكون كورتناي أندرسن |
| Bana geçen ayki Anderson çiftini hatırlatıyorlar. | Open Subtitles | يُذكّرونَني مِنْ زوجِ أندرسن كَانَ عِنْدَنا الشهر الماضي. |
| Londralı Carol Anderson'ın istenmeyen misafirleri var. | Open Subtitles | كارول أندرسن اللندنية لديها اولئك الضيوف الغير مرغوب بهم. |
| Anderson Caddesi üzerinden Whittier Caddesine doğru kuzeye ilerliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتوجهون الآن إلى ما يبدو أنه شمال أندرسن بإتجاه ويتر. إلى أي وحدة، |
| June, Anderson'ları seviyorsun, değil mi? | Open Subtitles | جــون ، أنت تحبين عائلة أندرسن ، أليس كذلك ؟ |
| Rachel Berry ve Blaine Anderson'dan duyduğum kadarıyla, diğer gün arabalarının yanlarındayken benim öğrencilerim tarafından yumurtalanmışlar. | Open Subtitles | ريتشل بيري و بلاين أندرسن مُدربي النيودايركشن و الوالبرز بأنه تم رميهم بالبيض |
| (Alkış) Chris Anderson: Ön sevişmeyle ilgili bir şeyler söyleyin; benim...bizim 12'yi de öğrenmemiz gerekiyor, ama hızlıca. | TED | تصفيق كريس أندرسن: تحدثي عن الملاطفة، أنا... نحن علينا أن نصل للفكرة 12، لكن فعلاً بسرعة. |
| Chris Anderson: TED diyaloglarının yeni bölümünde hoşgeldiniz. | TED | كريس أندرسن: أهلا بكم لإصدار جديد من محادثات TED |
| Dekan Anderson seni derhal ofisinde görmek istiyor. - Oh, hayır. | Open Subtitles | دين أندرسن يريد رؤيتك في مكتبِه فوراً. |
| Ben Kitty Anderson. Dallas'taki Ryan-Lathrop Merkezi önündeyim. | Open Subtitles | معكم "كيتى أندرسن" من قاعدة "رايان لاثروب" في "دالاس" |
| Arkadaki sevimli adam ise Büyükbaba Anderson. | Open Subtitles | والرجل الرائع في الخلف جدّي أندرسن. |
| Hatta, dün gece Anderson Cooper'ı çok açık ve seçik bir şekilde rüyamda gördüm... | Open Subtitles | في الحقيقة، تَعرفُ، ليلة أمس، كَانَ لدي الحلمُ الأكثر وضوحاً بـ أندرسن كوبير... |
| Andersen ve onun gibi bilim insanları, bunun araştırmaya değer olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | أندرسن وعلماء آخرون يعتقدون ذلك ويعتقدون أن الأمر يستحق البحث |
| Wal, Todd Andersen en iyi olarak tanınıyor. | Open Subtitles | اختارته نيوجيرسي تود أندرسن سوف يكون .... المرشح الأول |
| New Jersey, Rutgers Üniversitesi'nden Todd Andersen'ı seçiyor. | Open Subtitles | مرشح نيوجيرسي ...تود أندرسن من جامعة ريتجرز |
| Bu "Romantik" tarz, 1851 yılında Adolf Anderssen bir vezir ve iki kalesini feda ettikten sonra şah mat yaptığı ve "Ölümsüz Oyun" adını alan o oyunda zirvesine ulaştı. | TED | بلغ هذا النمط "الرومانسي" ذروته في اللعبة الخالدة لعام 1851، حيث أدار أدولف أندرسن كش ملك بعد التضحية بملكته والقلعتين. |