Ne tuhaftır ki ikiniz bir gecelik aynı iş gezisindeydiniz ve sen 70 dolar harcama yapıyorsun o ise 82 dolar. | Open Subtitles | يبدو غريباً أنكما الإثنان ذهبتما في نفس الرحلة طوال تلك الليلة و صرفت أنت 70 دولاراً بينما صرف هو 82 دولاراً |
ne olduğunu sana söyleyeceğim gerçek şu ki ,siz ikiniz beni salak yaptınız bilmek istediğim,neden öyle yaptın ? | Open Subtitles | سأخبرك ماذا يحدث الحقيقة هي ، أنكما الإثنان جعلتما مني أحمقا كل ما أريد معرفته ، لماذا فعلت ذلك ؟ |
Dün öldürülmeden önce ikiniz yemek yemişsiniz. | Open Subtitles | يبدو أنكما الإثنان تناولتما العشاء في الليلة ما قبل مقتلها |
İkinizin bir anda benim konseptimi çiğnemenize inanamıyorum. | Open Subtitles | أكاد لا أصدق أنكما الإثنان مستعدان لرفض مفهومي ،أتعلمين؟ |
Tara ikinizin anlaşabileceğini düşünmüş, ben de sorun olmaz dedim. | Open Subtitles | و تارا تظن أنكما الإثنان ستكونان علاقة جيدة لذا قلت لها أنك سترضى بذلك |
Tevekkeli... ikiniz cenazeden beridir karşılaşmıyorsunuz. | Open Subtitles | لا عجب... أنكما الإثنان لم تجتمعا منذ الجنازة. |
- İkiniz artık beraber yaşadığınıza göre bir "beraber yaşama" maddesi yürürlüğe sokmayı tartışmamızın zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | بعد أن قيْل ذاك،يتحتّم علينا مناقشة تنفيذ ملحق التعايش" الذي تم الإتفاق عليه مسبقا" والذي فُعّل الآن بما أنكما الإثنان تعيشان معا |
Düşünmüştüm ki siz ikiniz... | Open Subtitles | ...إعتقدت أنكما الإثنان ك |
Yani ikiniz? | Open Subtitles | .... يعني أنكما الإثنان |
İkinizin yakın olduğunu düşünüyordum. | Open Subtitles | سامحنى, لكنى ظننت أنكما الإثنان |
İkinizin arasında ki kavganın bittiğini farz ediyorum. | Open Subtitles | أفترض أنكما الإثنان أصلحتما الأمور. |
Ve burada, ikinizin ortak bir şeyinizin olmadığını düşündüm. | Open Subtitles | ...وهنا، كنت أظن أنكما الإثنان ليس لديكما شيء مشترك |