| Yalnız olduğumuzda mutlu olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أرى أنك سعيد جداً عندما نكون بمفردنا. |
| Ama bana mutlu olduğunu söyle, ben de sana seni affettiğimi. | Open Subtitles | ولكن أخبرنى أنك سعيد وسأخبرك أننى سامحتك |
| Bir bebeğin olacağını duyduğunda aslında değilken, mutlu olduğunu söylemek uygun bir yalan mı sence? | Open Subtitles | لتقول أنك سعيد بأنك ستحظى بطفل بينما أنت لست كذلك ؟ |
| İki sene oldu ve diyebildiğin tek şey benim ve bir erkeğin adına mutlu olduğun mu? | Open Subtitles | بعد سنتان وكلّ الذي تقوله لي أنك سعيد من أجلي وأجل رجل آخر؟ فيكتور يمكن أن يكون عدّة أشياء |
| - Harika. Çok mutlu olmalısın. - Evet, inanılmaz. | Open Subtitles | عظيم لابد أنك سعيد جدا ـ بالفعل هذا رائع ، لقد دفع لى فى هيئة سمك |
| Mülk zaten benim. Bunun seni mutlu ettiğini görebiliyorum. | Open Subtitles | الملكية صارت ملكي بالفعل، يمكنني رؤية أنك سعيد لقاء هذا |
| Dostum, şu pisliği yediğin için mutlu olduğunu söylesene. | Open Subtitles | أخبرني يا صديقي أنك سعيد بتناول هذه القذارة. |
| Doktor Hudson'u yaşattığı için mutlu olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك سعيد جداً كونه إختار أن يصفح عن الدكتورة "هيلين" |
| - Şimdi mutlu olduğunu biliyorum ama hiç bir şey sonsuza kadar sürmez. | Open Subtitles | - أبي أعرف أنك سعيد الآن .. -لكن ذلك لن يدوم للأبد |
| mutlu olduğunu sanıyordum, öyle söylemiştin. | Open Subtitles | أنا أنهار - ظننت أنك سعيد فى زواجك - أنت تخبرنى دائماً أنك سعيد فى زواجك - أنا كذلك ، نعم - |
| Olduğun yerde mutlu olduğunu bilmek istiyorum sadece. | Open Subtitles | أردت أن أعلم أنك سعيد في مكانك |
| - Bana mutlu olduğunu söyle. | Open Subtitles | غداً، لن تضطر قل لي أنك سعيد |
| Kimse mutlu olduğunu düşünmüyor. | Open Subtitles | لا أحد يعتقد أنك سعيد |
| Burda mutlu olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنك سعيد هنا |
| İki yıl geçti ve tek söyleyebildiğin ikimiz için mutlu olduğun, öyle mi? | Open Subtitles | بعد سنتان وكلّ الذي تقوله لي أنك سعيد من أجلي وأجل رجل آخر؟ فيكتور يمكن أن يكون عدّة أشياء |
| Sanırım mutlu olduğun sürece gerisi boş. | Open Subtitles | إذن اظن لا شيء آخر يهم طالما أنك سعيد |
| Sanırım mutlu olduğun ve iyi hissettiğin sürece seni destekleyeceğiz. | Open Subtitles | أعتقد طالما أنك سعيد و مُرتاح نحن ندعمك |
| Kalmanı istediklerini duydum. Çok mutlu olmalısın. | Open Subtitles | سمعت أنهم طبوا منك البقاء لا بد أنك سعيد جداً |
| Yoksa sadece beni görmek seni mutlu mu etti? | Open Subtitles | أو أنك سعيد برؤيتي فقط ؟ |