| Dinle, yanındayken hasta hissettiğini söyledin, değil mi? | Open Subtitles | اسمع، قلت أنك شعرت بالإعياء عندما اقتربت منه، صحيح ؟ |
| Seni öptüğünü ve senin heyecanlandığını hissettiğini söyledi. | Open Subtitles | قالت أنها قبلتك وأنها شعرت أنك شعرت بالاستثارة |
| Silver, az önce öpüştüğünüzde birşeyler hissettiğini söyledin. | Open Subtitles | سلفر, أنت تقولين أنك شعرت بشيء عندما تبادلتم القبل. |
| Seninde bunu hissettiğini görmek istedim. | Open Subtitles | . أردت أن أثبت لك أنك شعرت بالطريقة ذاتها |
| Uyandığın an... herhangi bir hissettiğini herhangi bir şey hissettiğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | اللحظة التي استيقظت فيها هل تتذكرين أنك شعرت بأي شيء فكرت بشيء ما |
| Pearson Specter'da değersiz hissettiğini biliyorum bu yüzden kendi adıma özür dilemek istedim. | Open Subtitles | أعرف أنك شعرت أنك غير مقدرة القيمة في شركتنا وأردت الاعتذار عما ساهمت به في ذلك |
| Senin de hissettiğini biliyorum. | Open Subtitles | -كنت أشعر برعشة، وأعرف أنك شعرت بها أيضاً |
| İki dakika önce, ihanete uğramış hissettiğini söylemiştin. | Open Subtitles | منذ دقيقتين قلت أنك شعرت بالخيانة |
| Senin çılgınca bir aşk hissettiğini biliyorum Kurt. | Open Subtitles | أعرف أنك شعرت بنوع ذلك الحب المجنون |
| Pekala. Dedektif Messer'a, herkesi oradan kurtarma sorumluluğu hissettiğini söylemişsin. | Open Subtitles | أخبرت المحقق (ميسر) أنك شعرت بالمسـؤولية |
| Bi şeyler hissettiğini kabul et. | Open Subtitles | . إعترفي أنك شعرت بشيء |
| Bir şeyler hissettiğini kabul et. | Open Subtitles | . أن تعترفي أنك شعرت بشيء |
| Bu şekilde hissettiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أنك شعرت بهذا. |
| Böyle hissettiğini bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أدري أنك شعرت بهذا. |
| Benim hareketlerimi raporlamak zorunda hissettiğini biliyorum, haklısın da ama yine de gerektiğinde sadakâtına güvenebileceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | (براين)... أعلم من أنك شعرت بأنه من الواجب التقرير عن نشاطاتي السابقة على نحو ملائم |