| Ya bana yalan söyledin, ya da biri sana yalan söylemiş. | Open Subtitles | أما أنك كذبت على الآن ، أو كنت تكذب من قبل |
| Onun bir kahraman olduğunu sanmam için bana yalan söyledin. | Open Subtitles | كان يجب عليّ أن أعرف أنك كذبت لتجعلني أظن به خيراً |
| Bir dedektif olmadığını, yalan söylediğini öğrendiğinde çok da mutlu olmamıştı. | Open Subtitles | لم يسعدها أنك كذاب أنك لست محققاً، أنك كذبت |
| Bir dedektif olmadığını, yalan söylediğini öğrendiğinde çok da mutlu olmamıştı. | Open Subtitles | لم يسعدها أنك كذاب أنك لست محققاً، أنك كذبت |
| Evet, seni yakaladıktan sonra. Bu senin yalan söylediğin gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | نعم, بعدما اكتشفت أمرك لا يغير هذا من حقيقة أنك كذبت |
| - Her olay yerine yalan söylediğinizi yazıyor, ne konuda yalan söylediniz? | Open Subtitles | لماذا يكتُب أنك كذبت في كل مسرح جريمة ؟ |
| Gevrek. Hem karına, hem de annene it gibi yalan söylediğinin farkındasın, değil mi? | Open Subtitles | أنت تلاحظ أنك كذبت على أمك وزوجتك |
| Kimliğiniz hakkında yalan söylemeniz dışında. | Open Subtitles | أنك كذبت بشأن هويتك |
| Alt tarafı bana yalan söyledin, en büyük hayalimi yok ettin ve tüm ünivesite karşısında beni rezil ettin. | Open Subtitles | فكل ما فعلته هو أنك كذبت علي, دمرت حلمي و أهنتني أمام كل من في الجامعة |
| Yani yalan söyledin, ama onun dışında iyi birine benziyorsun. | Open Subtitles | أعني أنك كذبت ولكن بعيدا عن هذا أنت جيد |
| Yani bu yolculuk hakkında bana yalan söyledin? | Open Subtitles | تقصد أنك كذبت علي بخصوص الرحلة |
| O gün nerede olduğuna dair yalan söylediğini. - Öyle mi? | Open Subtitles | هذا يعني أنك كذبت بشأن مكان تواجدك ذلك اليوم |
| Dinle bana yalan söylediğini biliyorum, ben senin şu daha büyük planın mı artık her neyse onun parçası olmadığımı biliyorum, tamam mı? | Open Subtitles | إسمع أعرف أنك كذبت على أعرف أني لست جزء من خطتك الأكبر آيا تكن هذه الخطه |
| Herkese, yalan söylediğini ve bizim çıkmadığımızı söyleyeceksin. | Open Subtitles | سوف تخبر الجميع أنك كذبت وأننا لسنا مرتبطين |
| Ama bu, kendini acındırmak için yalan söylediğin gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يغيّر حقيقة أنك كذبت عليّ لاستدرار عطفي |
| İlişkimizi öğrendiği takdirde bundan üzülmeyebilir ama... evlendiğinizden beri ona yalan söylediğin için... seni asla affetmeyecektir. | Open Subtitles | لو عرفَت بالأمر، فليست علاقتنا هي الشئ الذي سيدينك في نظرها بل حقيقة أنك كذبت عليها منذ بداية زواجكما ولن تغفر لك أبدا |
| Bu durum bize yalan söylediğin ve anlaşmanın geçersiz olduğu gerçeğini değiştirmez. | Open Subtitles | على الرغم من حقيقة أنك كذبت علينا والإتفاق قد إنتهى فقد عملت على إخبار كلّ أصدقائك هنا |
| Neden her olay yerine yalan söylediğinizi yazıyor? | Open Subtitles | لماذا يكتُب أنك كذبت في كل مسرح جريمة ؟ |
| Bana yalan söylediğinizi inkar mı ediyorsunuz? | Open Subtitles | هل تنكر أنك كذبت علي؟ |
| Alan Milliken cinayeti konusunda, polise yalan söylediğinizi biliyorum. | Open Subtitles | سيدى الرئيس, مع إحترامى لوفاة (ألان ميليكن) لكننى أعرف أنك كذبت على الشرطة |
| Bana ailenle ilgili yalan söylediğinin farkında mısın? | Open Subtitles | هل تدركين أنك كذبت علي حيال أهلك ؟ |
| Kimliğiniz hakkında yalan söylemeniz dışında. | Open Subtitles | أنك كذبت بشأن هويتك |
| bana yalan söylediğine inanamıyorum. | Open Subtitles | نجاح باهر، لا أستطيع أن أصدق أنك كذبت علي. |