| İki, benimle olduğun sürece aynada yansımana bir daha bakman gerekmeyecek. | Open Subtitles | وثانيا، لن تضطر أبدا لرؤية لرؤية صورتك مجددا، طالما أنك معي |
| İkincisi, benimle olduğun sürece bir daha asla ama asla aynalara bakmak zorunda kalmayacaksın. | Open Subtitles | وثانيا، لن تضطر أبدا لرؤية لرؤية صورتك مجددا، طالما أنك معي |
| Bu işte Yanımda olduğunu bilmeliyim. | Open Subtitles | أود أن أعرف أنك معي بهذا الأمر |
| Yanımda olduğunu bilmeleri seni güvende tutuyor. | Open Subtitles | معرفتهم أنك معي يبقيكِ بأمان |
| Şimdi yanımda olduğun için, sadece dahil olup bana gerçekte ne düşündüğünü söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | و بما أنك معي الآن، فأريدك أن تقرر. و تخبرني رأيك بصدق. |
| - Ailem arka bahçemizde çadırımda senin benimle olduğunu bilmiyor. | Open Subtitles | والدي لايعلمون أنك معي في خيمتي في الحديقة الخلفية |
| Sen benimle olduğun sürece katlanabilirim. | Open Subtitles | طالما أنك معي يمكنني احتمال ذلك |
| benimle olduğun için memnun kalacaksın. | Open Subtitles | و أنت ستسعد أنك معي |
| Yanımda olduğunu bilmeleri seni güvende tutuyor. | Open Subtitles | معرفتهم أنك معي يبقيكِ بأمان |
| Ama yanımda olduğun için mutluyum. | Open Subtitles | لكنني سعيد أنك معي |
| Senden gidip kapıyı çalmanı ve içeri girip benimle olduğunu söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | ..أريدك أن تطرق الباب وأن أخبرني أنك معي |
| benimle olduğunu, Texas'a gittiğimizi söyle. | Open Subtitles | أخبرهما أنك معي وأننا ذاهبان إلى تكساس |
| benimle olduğunu biliyorum. Sen beni terk etmezsin. | Open Subtitles | أنا أعلم أنك معي أنك لن تتخلى عني |