| Festivalde sahnede olduğumuzu hayal edelim. | Open Subtitles | لنتخيل أننا على خشبة المسرح في المهرجان. |
| Canlı olduğumuzu nasıl kanıtlayabilirim? | Open Subtitles | كيف يمكن أن أثبت أننا على الهواء مباشرة؟ |
| Az önce aynı aileden akraba olduğumuzu fark ettik de! | Open Subtitles | لقد أكتشفنا أننا على صلة قرابة من نفس العائلة |
| O geceden sonra aramızın iyi olduğunu düşünmüştüm, | Open Subtitles | ظننت أننا على وفاق بعد ما حدث تلك الليلة |
| Onlarla konuştum aramızın iyi olduğunu söyledim. | Open Subtitles | لقد تحدثت معهم وأخبرتهم أننا على وفاق |
| Ben de adım kadar eminim ki, ikimiz de kaybettik. | Open Subtitles | أنا متأكد من أننا على حد سواء فقدت للتو. |
| Kanun, prensip en azından teoride haklı olduğumuz konusunda bir çoğu hemfikirdi. | TED | وافق أغلبهم أننا على حق من الناحية السياسية و من الناحية القانونية، على الأقل نظرياً |
| Birlikte olduğumuzu herhangi bir kişi fark ederse anında işten atılır. | Open Subtitles | إن عرف أحد أننا على علاقة سيطرد على الفور |
| Sabır gösteriyoruz, çünkü daha fazlasını anlamanın kıyısında olduğumuzu hissediyoruz. | Open Subtitles | السبب الذي يجعلنا نثابر جميعاً أننا على حافة فهم أكثر بكثير |
| Bana 972 milyon dolar kaybetmek üzere olduğumuzu söylediler. | Open Subtitles | أخبرونني أننا على وشك أن نخسر مبلغ 792 مليون دولار |
| Neden biz erkekler hep haklı olduğumuzu düşünürüz? | Open Subtitles | لماذا نحن الرجال نفكر دائما أننا على حق؟ |
| Yani, milyarlarca ışık yılı uzakta olduğumuzu biliyorum ve bu hiç değişmeyebilir de ama sadece hâlâ orada olduğunu bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | كما تعلم أعنى أعرف أننا على مبعده عده بلايين السنوات الضوئيه |
| Bana böyle kaba davranabileceğin bir yakınlıkta olduğumuzu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا اعتقد أننا على مثل هذه العلاقة التى تجعلك تعاملنى بطريقة فظة |
| Kimsenin akraba olduğumuzu bilmesi gerekmiyor. Andrew, lütfen ama. | Open Subtitles | ليس مفروضا أن يعلموا أننا على قرابة أندرو, رجاءً |
| Sadece aramızın iyi olduğunu söylemek için geldim. | Open Subtitles | وددت الدخول فحسب لأخبرك أننا على وفاق. |
| Doktor durumumuzun iyi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال الطبيب أننا على مايرام. |
| Dominic Dominic aramızın iyi olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | دومنيك قال أننا على وفاق |
| Dominic aramızın iyi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | دومنيك قال أننا على وفاق |
| İkimiz de tarzdan anlıyoruz hani. | Open Subtitles | أعني أننا على حد سواء لدينا أسلوب جيد، أتعلم؟ |
| Bence ikimiz de İran'ın yanlış tarafındayız. | Open Subtitles | سأقول فقط أننا على الجانب الخاطئ من بلاد فارس يا سيدتي |
| Bu gezegende yaşayan her şeyle akraba olduğumuz anlamına geliyor. | Open Subtitles | إنها تعني أننا على قرابة بكل كائن حي في هذا الكوكب. |