| Burada olmayı hak ettiğimi biliyorum bu korkunç yerde. | Open Subtitles | أعرف أنني أستحق أن أكون هنا في هذا المكان الفظيع |
| Suçu ben işlemedim, ama Karma yüzünden içeri girmeyi hak ettiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | .. لم أرتكب الجريمة ولكن مازلت أعتقد أنني أستحق أن أكون هنا بسبب عاقبة الأفعال |
| O zaman bir miktar dürüstlük hak ettiğimi düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقدين إذًا أنني أستحق شيئًا من الصدق؟ |
| Şimdi bize bağırabilirsin. Hayır, sanırım bunu hak ettim. | Open Subtitles | تستطيع أن تصرخ علينا الآن لا، أظن أنني أستحق هذا الشيء |
| Ve yukarıdaki biliyor ki hak ettim. Sana ve tanıdığım herkese karşı berbattım. | Open Subtitles | و الرب يعرف أنني أستحق ذلك كنت فظاً معكِ , و مع كل شخص قابلته |
| Ama bir başka doğru da bunu hak ettiğim. | Open Subtitles | ولكن ما هو أيضاَ صحيحاَ هو أنني أستحق ذلك |
| Ben de bunu hak ettiğime oldukça eminim. Yerinize oturun, Albay. | Open Subtitles | أنا واثق أنني أستحق هذا أيضاً اجلس يا سيادة العقيد |
| Yanımda bir erkek yok çünkü ben en iyisini hakettiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | كنت أفكره انه كان بسبب لأنني كنت أعتقد أنني أستحق الأفضل ؟ |
| John'u okula, üniversiteye gönderdim ve yarısını hak ettiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | لقد وضعتُ "جون" في المدرسة والجامعة، وأظن أنني أستحق النصف. |
| Biraz saygıyı hak ettiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | قضيت 30 عاما في هذا المجال أعتقد أنني أستحق القليل من الاحترام |
| Genel cerrahi şefi olmayı hak ettiğimi söyledin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنني أستحق أن أكون رئيسة قسم الجراحة العامة |
| Noel primini o kıç yalayıcı yeğeninden çok benim hak ettiğimi söyledim. | Open Subtitles | أعني، أنني أستحق أن الكثير عيدية التي تصلح لشيء عرجاء ابن شقيق الحمار. |
| Böyle bir girişten sonra, eşit bir süreyi hak ettiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | بعد تقديم كهذا، أعتقد أنني أستحق وقتا معادلا |
| Gerçeği hak ettiğimi söylemiştin. | Open Subtitles | قلتِ أنني أستحق الحقيقة المطلقة. |
| Ben, sadece, ne zaman onun yanında olsam sanki sürekli, onunla olmayı hak ettiğimi kanıtlamak zorundaymışım gibi hissediyorum. | Open Subtitles | كلّما كنتُ معها... أشعر أنني مضطر باستمرار أن أبرهن لها أنني أستحق أن أكون معها |
| Ama bence bunu hak ettim ve bundan adamlarım memnun olacaktır. | Open Subtitles | , لكنني أعتقد أنني أستحق ذلك . و هذا سوف يسعد رجالى |
| Güvenlik ihlaliyle ilgili suçlamalara gelince bence bu kurulun beni takdir etmesini hak ettim. | Open Subtitles | فيما يخص التهم المتعلقة باختراق الخصوصية أتصور أنني أستحق بعض التقدير من هذا المجلس |
| Fakat bu işi hak ettiğim gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يغير حقيقة أنني أستحق هذه الوظيفة |
| Önemli olan tek şey yaptıklarımdan dolayı ölmeyi hak ettiğim. | Open Subtitles | -هذا لا يهم. كل ما يهم هو أنني أستحق الموت جزاءاً على ما فعلت. |
| Böyle bir nezaketi hak ettiğime emin misiniz, Dedektif? | Open Subtitles | هل أنت متأكد من أنني أستحق أن مجاملة، المخبر؟ |
| Şimdi, seni yalancı bir halde yakaladım ve birdenbire hak ettiğime mi inanıyorsun? | Open Subtitles | والآن أمسك بك في خِضّم كذبة ، وفجأة ـ تعتقد أنني أستحق الحصول على الزمالة ؟ |
| Smallville'den. İşte bu yüzden bu zammı hakettiğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | و لهذا أشعر أنني أستحق الزيادة بالمرتب |