| Analık içgüdüsü her zaman mantıksızdır. Bu yanlış olduğu anlamına gelmez. | Open Subtitles | غريزة الأمومة دائماً غير عقلانية لا يعني هذا أنها خاطئة |
| Milletin sana verdiği tavsiyelerin sonradan hep yanlış olduğu ortaya çıkıyor. | Open Subtitles | كل نصيحة يقدمها لك أحد ستثبت لاحقا أنها خاطئة |
| Sonunda yanlış olduğu anlaşılan öğütleri dinledik. | Open Subtitles | واتبعنا توصيات اتضح بعد ذلك أنها خاطئة |
| Bart, hayali arkadaşım bana yanlış olduğunu düşündüğüm şeyleri yaptırmıyordu. | Open Subtitles | صديقي الخيالي لم يجبرني على فعل أشياء كنت أعتقد أنها خاطئة |
| yanlış olduğunu bildiğin bir haberle, başkalarını işlem yapmaya teşvik ettin. | Open Subtitles | لقد شجعت آخرين على التجارة بمعلومات تعلم مسبقا أنها خاطئة |
| yanlış olduğunu bildiğin şeyleri yapmaya devam etmek çok berbat. | Open Subtitles | أشياء تافهة تبقيني أقوم ,بالأشياء التي تعلمي أنها خاطئة |
| Sonunda yanlış olduğu anlaşılan öğütleri dinledik. | Open Subtitles | وأتبعنا توصيات أتضح بعد ذلك أنها خاطئة |
| Elin, yanlış olduğunu bildiği bir çok şey yapıyor. | Open Subtitles | يدك تفعل الكثير من الاشياء تعرف أنها خاطئة |
| İnsanlar burayı kestirme yoldan bir şeyi yapmanın hoş görüldüğü veya hayattan uzaklaşıldığı veya yanlış olduğunu bildiği şeyleri yapabildiği bir yer olarak görüyor. | Open Subtitles | الطريقة التي يرى الناس بها هذا المكان كذريعة لاتباع أساليب ملتوية أو الانقطاع عن الحياة، أو.. فعل أشياء يعرفون أنها خاطئة فقط لمجرد أنهم هنا |
| House virüs fikrimle dalga geçmedi. Sadece yanlış olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لم يسخر (هاوس) من فكرتي بشأن الفيروس، قال فقط أنها خاطئة |