| Sanırım Donanma ve Polis arasında işbirliği yapmanın zamanı geldi. | Open Subtitles | يبدو أنه الوقت المناسب للتعاون بين البحرية والشرطة، ألا توافقون؟ |
| Kişisel bilgisayar. Bence eğitimcilerin kendi şartlarını belirlemelerinin zamanı geldi, ve ben böyle bir şartlar setine sahibim. | TED | أعتقد أنه الوقت الذي يجب على مختصي التعليم صنع مواصفاتهم الخاصة، ولديّ حزمة من تلك المواصفات. هذه نظرة مقتضبة على ذلك. |
| Açıklaması zor. Ayrılmam için uygun bir zaman olduğunu bilin yeter. | Open Subtitles | يصعب التفسير، لنقل أنه الوقت المناسب لرحيلي |
| Neler olduğunu biliyorsan, konuşmak için şu an gerçekten güzel bir zaman. | Open Subtitles | إذا كنت تعرفين ما الذي يجري فأظن أنه الوقت المناسب لتتكلمي |
| Efendim, sanırım Reese'e gerçeği söylemenin vakti geldi. | Open Subtitles | سيدي, أعتقد أنه الوقت المناسب لنخبر ريز الحقيقة |
| Belki de insanlara akşam yemeği için alış veriş vakti geldi demek istiyordur. | Open Subtitles | ربما أنها تخبر الناس أنه الوقت المناسب للذهاب للتسوق من أجل العشاء. |
| Misafirlerine birkaç kelime etme vaktin geldi bence. | Open Subtitles | أعتقد أنه الوقت لتقولي بعض الكلمات لضيوفك |
| Hazırsanız, sağdıcın konuşmasını yapmasının vakti gelmiştir. | Open Subtitles | أعتقد أنه الوقت الذي يجب على الإشبينيه أن يقول خطاباً .. رائع .. |
| Şükran duyma zamanı olduğunu biliyorum ve o olmadığıma şükran duyuyorum. | Open Subtitles | .. أعتقد أنه الوقت لتقديم الشكر وأنا شاكرة لأنني لست مكانها |
| Bende buna bir son verip eve dönmenin zamanı geldi dedim. | TED | لذا، قررت أنه الوقت لأنهي كل هذا وأعود لدياري. |
| Bana Francie demenin zamanı geldi. | Open Subtitles | أعتقد أنه الوقت المناسب ل تنادينى فرانسيه |
| Bence biraz dinlendirici aktivite zamanı geldi. | Open Subtitles | أعتقد أنه الوقت المناسب لبعض النشاط الترفيهي |
| Sanırım savaşı elimize alma zamanı geldi. | Open Subtitles | أعتقد أنه الوقت لكي نأخذ هذه الحرب بين أيدينا |
| Bunun bu konuşmayı yapmak için doğru bir zaman olduğunu sanmıyorum | Open Subtitles | و لا أظن أنه الوقت المناسب لتلك المحادثة. |
| Sanırım evde gerçekleşmekte olan tuhaf şeyleri konuşmak için şu an çok uygun bir zaman. | Open Subtitles | أعتقد أنه الوقت المناسب للتكلم بشأن الأمور الغريبة التي تجري في هذا المنزل |
| Şu an, bu korkunç kız için neden bir bekarlığa veda partisi düzenlediğini sormak için iyi bir zaman mı? | Open Subtitles | أنه الوقت المناسب للتحدث عن سبب قيامك بهذه الحفلة من أجل تلك الفتاة الفضيعة ؟ |
| Bi' tanem. Sanırım benim için bir işe girme vakti geldi. | Open Subtitles | يا سكر، أعتقد أنه الوقت بالنسبة لي للحصول على عمل |
| Pekala, dostum. Layığını bulma vakti geldi. | Open Subtitles | حسنا يا صديقي, أنه الوقت أخيراً للنيل منك |
| Bence artık samimi bir konuşma yapmamızın vakti geldi. | Open Subtitles | أعتقد أنه الوقت لك ولي أن نتحدث من القلب للقلب |
| İkincisi, gerçek beni tanıma vaktin geldi. | Open Subtitles | ثانيا, أعتقد أنه الوقت لمعرفة حقيقتي حسنا.. |
| Bir sonraki karşılaşmamızı dört gözle bekleyeceğim fakat artık sahneden çekilme vaktin geldi. | Open Subtitles | ... لقد منحتني شيئاً لأتطلع إليه لاكن أظن أنه الوقت المناسب لكي ترحل |
| Gerçi belki de kız kardeşimin Kentucky'ye göçme önerisini kabul etmenin vakti gelmiştir. | Open Subtitles | فقط , ربما أنه الوقت نأخذ أختي في عرضها , نتوجه خارجا إلى كنتاكي |
| Eve gelmenin zamanı olduğunu düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تعتقدين أنه الوقت كي تعودي إلى المنزل ؟ |
| Sanırım benim gitme vaktim geldi. | Open Subtitles | حسناً,أعتقد أن هذا يعني أنه الوقت لكي أذهب |