| Buster bunu öğrendiğinde, Rose'un yaşadığı yer sandığı mutfağı yerle bir etti. | Open Subtitles | عندما أكتشف (باستر), دمر مطبخ العائلة ظناً منه أنه حيث تعيش (روزا) |
| Kutsal Efendimizin doğduğu yer. | Open Subtitles | أنه حيث ولد فخامته. |
| Gideceğin yer. | Open Subtitles | أنه حيث أنتِ ذاهبه |
| Bahse girerim zehirli kabarcıklarla dolu olan şişelerin hepsini orada saklıyorlardır. | Open Subtitles | أنا متأكد من أنه حيث يحتفظون بالقوارير المليئة بالجرعات السحرية الفوارة |
| orada birilerini boyunduruk altına alırsın ve ceplerindeki bütün paraları çıkana kadar sarsarsın. | Open Subtitles | أنه حيث تضع شخصاً في مسكة رأس وتهزهم حتى تخرج أموالهم من جيوبهم |
| Büyük ihtimalle altı ay içinde orada tanıştılar. | Open Subtitles | من المحتمل أنه حيث ستقابله في وقت ما خلال الستة أشهر القادمة |
| Dizini çatlattığı yer burası olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه حيث شقت ركبتيها |
| Sebzelerin yaşadığı yer. | Open Subtitles | أنه حيث الخضار يعيش |
| O ait yer. | Open Subtitles | أنه حيث تنتمي |
| orada öldürülüp tüm çöplerle buraya atılmış olabilir mi? | Open Subtitles | أعتد أنه حيث قتلها. ثم ألقي الجسم هنا مع بقية القمامة؟ |
| Eski sürtük karıma orada evlenme teklif etmiştim. | Open Subtitles | أنه حيث تقدمت للزواج من زوجتي السابقة اللعينة. |
| Belki Goa'uld'a karşı Jaffa isyanı orada başladığı içindir. | Open Subtitles | "ربما لسبب أنه حيث بدات ثورة "الجافا" ضد "الجوائولد |
| - Evet. Babasının virüsü orada sakladığını söyledi. | Open Subtitles | قالت أنه حيث يخفى والدها الفيروس |
| Çocukken yemek yapmayı orada öğrendim. | Open Subtitles | أنه حيث تعلمت الطهو عندما كنت صغيرًا. |
| Muhtemelen onu kişisel stilisti Bethany'ye dönüştürmeden önce orada görüşmüşlerdir. | Open Subtitles | (لا بد أنه حيث تواصلت هي و(تيرينس قبل أن تحويلها إلى (بيثاني)، أخصائية أزياءه الشخصية |
| - Çok iyi korunuyor. - Silahları orada saklıyorlar... | Open Subtitles | يخضع لحراسة مشددة - .. أنه حيث يضعونه - |