| Tanrım, bu harika. İki eleştiri çıkmış yani... | Open Subtitles | يا إلهي, أنه رائع, أعني أنها ليست سوى بضعة من الاستعراضات لذلك |
| bu harika. Çok iyi. | Open Subtitles | هذا شيئ جميل أووه ,أنه رائع |
| Ama sen seviyorsun. Videocudaki adam bunun harika olduğunu söyledi. | Open Subtitles | لكنك تحبها و قال البائع بنادي الفيديو أنه رائع |
| Balığından biraz verir misin? Çok güzel. | Open Subtitles | ماذا عن تناول قطعة اخرى من هذا السمك أنه رائع يارجل , أليس كذلك ؟ |
| Fikrini ne çabuk değiştirdin. Daha pazartesi onun harika biri olduğunu söylüyordun. | Open Subtitles | هذا تغير سريع يوم الإثنين ظننتِ أنه رائع |
| Buradaki yeni hayatımıza, bu kadar çabuk uyum sağlamamız bence inanılmaz. | Open Subtitles | أظن أنه رائع اننا تكيفنا بسرعة مع حياتنا هنا |
| Hayır, o, ah... aslında, o harika bir şey. | Open Subtitles | في الحقيقة أنه رائع نوعاً ما و كأنه حيّ حقيقي |
| Eminim tüm bu aileleri bu akşam burada görmek harikadır. | Open Subtitles | أكيد أنه رائع أن نرى كُل هذه الأباء الليلة |
| İşte buna harika olmuş diyebilirim. | Open Subtitles | الأن,هذا العصير الذي أستطيع أن أقول أنه رائع |
| Her ne kadar her zaman kim olduklarını ifade etmese de çocuklar havalı olduğunu düşündüklerini yaparlar. | Open Subtitles | أعني ، أن الطلاب سيفعلون ما يظنون أنه رائع حتى إن لم يكن |
| bu harika. Nasıl? | Open Subtitles | اه, أنه رائع ما هو شعورك؟ |
| Bence bu harika oldu. | Open Subtitles | .أعتقد أنه رائع |
| Aman Tanrım, bu harika! | Open Subtitles | يا الهي ! أنه رائع. |
| Sadece bizimle yemek yemenizin harika olduğunu söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أردت فقط أن أقول كم أنه رائع بأن تشاركوا وجبة معنا. |
| harika olduğunu düşünüyor ama bence onu mahvedebilirsin. | Open Subtitles | و يحسب نفسه أنه رائع ، ولكن أعتقد أن يمكنك أن تسحقيه. |
| Ve artık nasıl çok çalışılacağını öğrenmezsen o zaman büyüyünce sebebsiz yere kendisinin harika olduğunu düşünen diğer züppe beyaz adamlar gibi olacaksın. | Open Subtitles | وإن لم تتعلم أن تكدَّ في عملك من الآن وسوف تكبُر كطفل ابيض لا يتحمل المسؤلية ويظنُ أنه رائع بدون سبب |
| ve-ve bu-bu sadece görünüşünle ilgili değil-- yani, Çok güzel görünüyorsun tabi ama bakışların, bilirsin en üst düzeyde. | Open Subtitles | و هذا هذا ليس فقط بسبب مظهرك أعنى أنه رائع كيف هو مظهرك, أنت تفهمى أنه راقى جدا |
| Evet, seni önemseyen arkadaşlarının olması Çok güzel. | Open Subtitles | نعم , لابدا أنه رائع أن لديك أصدقاء يهتمون بك |
| Onu tanıyan herkesin Hilbert'in harika biri olduğunu düşündüğü apaçık ortada. | Open Subtitles | من الواضح أن جميع من عرفوه اعتقدوا أنه رائع للغاية. |
| Ne diyeceğini biliyorum ama seni temin ederim ki o gerçekten harika biri. | Open Subtitles | وأعلم ما ستقولينه ولكنني أعدك أنه رائع حتماً |
| Bir denesen, inanılmaz bir şey. | Open Subtitles | . يجب عليك أن تجربه . أنه رائع |
| O harika biri! Sonra konuşuruz. | Open Subtitles | أنه رائع للغاية سأتحدث معك لاحقاً |
| Odaya birden daldığı zaman harikadır. | Open Subtitles | أنه رائع عندما قال أنه رشقات نارية في الغرفة. |
| Bence harika olmuş. | Open Subtitles | أعتقد أنه رائع. |
| Eminim hepiniz burada oturup havalı olduğunu ve eğitimci olduğunu düşünen bu adamdan daha iyisini yapabilirsiniz. | Open Subtitles | أنا متأكد أن جميعكم لديه شيء أفضل ليفعله إذاً إجلسوا و إستمعوا إلى شاب يظن أنه رائع و تعليمي |