| Çocuk üzerime gelene kadar silahı olduğunu bile bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكُن أعرف حتى أنه سلاح حتى انطلق الرجل نحوي |
| Başkan Palmer'ın nükleer savaş silahı olduğunu doğruladığı | Open Subtitles | فيما اكد الرئيس "بالمر" أنه سلاح نووي |
| Brennan, cinayet silahı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | تقول (برينان) أنه سلاح الجريمة |
| Wraith savaşı sırasında Janus'un geliştirdiği bir silah olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه سلاح إبتكره "جانوس" خلال حربهم مع الريث |
| Dirençli bakterilere karşı savaşımızda tamamen yeni bir silahımız olmasından çok mutlu oluyum, üstelik pahalı olmayan bir silah. | TED | أنا مسرور جدًا أن لدينا الآن سلاح جديد تمامًا، وأود القول أنه سلاح غير مكلف، في حربنا ضد "البكتيريا المقاومة للعقاقير". |
| (Bu raket (kriket şaka, etkili bir silah, ve yüz yüze olduğu | Open Subtitles | هذا مضرب(الكريكت) أمزح، أنه سلاح فعال، وجهه إلى وجهه |
| Bu el yapımı bir silah. | Open Subtitles | أنه سلاح ذو صنع أرتجالي |
| Ahşap bir silah olduğu halde, | Open Subtitles | ...بالرغم من أنه سلاح خشبي |
| Bu kutsal bir silah. | Open Subtitles | .أنه سلاح مقدس |
| O ölümcül bir silah. O en iyilerden ve bunu başaracak. | Open Subtitles | أنه سلاح قاتل |
| O bir silah! | Open Subtitles | أنه سلاح |