| doğru olduğunu düşündüğünüz şeyi yapmak zorunda olduğunuz için sizi ayıplamazdı. | Open Subtitles | حسنا، ماكان ليلومكما أبدا.. لو أن لديكما سببا ملحاً لتفعلا ماتعتقدان أنه صواب |
| doğru olduğunu hissetmiyorsan, bulaşmayacağına söz ver. | Open Subtitles | لا أحس أنه صواب . عدني أنك ستذهب بعيداً |
| Gibbs sadece doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapıyor. | Open Subtitles | جيبز فقط بقوم بما يعتقد أنه صواب |
| Bildikleri şeyler doğru olduğu halde yaptıkları şeylerin yanlış olduğu düşünülen adamlara. | Open Subtitles | هذا للرجال الذين فعلوا ما عُدّ خطأ من أجل أن يعلموا ما عرفوا أنه صواب. |
| Bildikleri şeyler doğru olduğu halde. | Open Subtitles | ما عرفوا أنه صواب. |
| - Çocuğa işkence yaptım. - Çünkü doğru olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | أنا عذبت الفتي - لأنك علمت أنه صواب - |
| Renee'yi bu işe bulaştırmamalıydın. O sadece doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapıyordu. | Open Subtitles | يتعين عليك أن تخرج (رينيه) من هذا الموضوع لقد قامت فقط بما اعتقدته أنه صواب |
| Jesse aniden olduğunu biliyorum, ama doğru olduğunu da biliyorum. | Open Subtitles | .. ْ ْ(جيسى)ْ أعلم أن هذا سريع لكن أعلم أنه صواب |