| Fırtına sığınağımızdaki şeyle, nüfus kağıdında yazanın arasında çok uzun bir yol var. | Open Subtitles | لنقل أنه طريق طويل بين ما هو في قبونا وما هو مكتوب في شهادة ميلادك |
| Yukarı kadar epey uzun bir yol varmış gibi görünüyor. | Open Subtitles | بالتأكيد يبدو أنه طريق طويل للصعود إلى هناك |
| O topuklularla yürümek için çok uzun bir yol. | Open Subtitles | قامت بدعوة الدخيل الى داخل المبنى أنه طريق طويل جداً للسير بتلك الكعوب |
| Bir randevu için uzun bir yol. | Open Subtitles | أنه طريق طويل للذهاب لموعد غرامي |
| Bu dönüşü olmayan uzun bir yol dostum. | Open Subtitles | أنه طريق طويل وصعب يا صديقى |