| muhtemelen dışarıda beni bekliyordur. Geçen hafta burada olmalıydım. | Open Subtitles | أنه على الأرجح يبحث عنى لقد كان من المفترض أن أكون هنا الأسبوع الماضى |
| Ama eğer şu anki durumumuzu düşünürsek, ...muhtemelen Saklı Şelale Köyü ile işbirliği yapmıştır. | Open Subtitles | ولكن , إذا قمت بتحليل وضعنا الحالي ستجد أنه على الأرجح تعاون مع قرية الشلال المخفية |
| muhtemelen hayali bir arkadaş konuşuyor oldu dedi, ben değil, yani... değil, sen ne size, diğer biliyorum... | Open Subtitles | قالت أنه على الأرجح كان يتحدث مع صديق خيالي ، أعني ، ليس .. ليس أنت |
| Scrabble dışında, annem muhtemelen okuyamayacaklarını söyler. | Open Subtitles | باستثناء لعبة ترتيب الحروف, لأن والدتي تقول أنه على الأرجح لا يمكنهم القراءة. |
| Katil taşıyabileceğini almış, muhtemelen yaya. | Open Subtitles | المجرم لا يأخذ إلا ما يستطيع حمله مما يعني أنه على الأرجح يأتي سيراً على القدمين |
| Ama muhtemelen bir yabancı aradaki farkı anlayamazdı. | Open Subtitles | لكن الغريب أنه على الأرجح لم يلاحظ أي اختلاف |
| muhtemelen evdedir dedim Benim problemim değil. | Open Subtitles | قلت أنه على الأرجح بالمنزل، هذه ليست مشكلتي. |
| Babası o gün evde çalışıyordu ve muhtemelen beni çok kötü benzetirdi. | Open Subtitles | والدها كانت لديه أعمال بالمنزل و أنه على الأرجح سيشطاط غضبا |
| - Gözü mekanda olan birkaç üyemiz var. muhtemelen bir hatadır. | Open Subtitles | لدينا بعض الأعضاء الذين يراقبون المكان أنه على الأرجح خطأ |
| muhtemelen bizim aradığımız iki adamı da öldürmüş olabilir. | Open Subtitles | كما أنه على الأرجح قتل الرجلين الذين نحفر بحثاً عنهما |
| muhtemelen, öğle yemeği yemeği falan unuttu. | Open Subtitles | لابد أنه على الأرجح نسي تناول الغداء أو ما شابه |
| Ve bu yeniden ortaya çıkışın nedeni de muhtemelen ağır depresyonluların yaklaşık yüzde 10'nunun ne yapılırsa yapılsın tedaviye cevap vermemeleriydi. | TED | و السبب وراء تلك النهضة هو أنه على الأرجح حوالى عشرة بالمائة منه الناس، المكتئبين بشدة، لا يستجيبون بغض النظر عما فعل لهم. |
| muhtemelen bize nelerle karşılaşacağımızı söyleyecektir. | Open Subtitles | أنه على الأرجح يريد أن يخبرنا بما ينتظرنا ما... |
| muhtemelen, oyunu Obama'ya attı. | Open Subtitles | سأخمن أنه على الأرجح صوت لـ أباما |
| muhtemelen aramayacaktı ama bununla baş edebilirim. | Open Subtitles | "كنت أعرف أنه على الأرجح لن يهاتفني لكنني يمكنني أن تعامل معه" |
| muhtemelen elbisesini yırtmıştır, seninkini de. | Open Subtitles | لابد أنه على الأرجح مزق بدلته.. وبدلتك |
| Teoride oy birliği anlaşmaları değişken ve bilinmeyenlere dair çok düşük ihtimallerin olduğu durumlarda ideal olsa da pratik uygulamada kusursuz anlaşmanın yüksek oranda muhtemel olmadığı durumlarda başarılması muhtemelen bu sistemi etkileyen gizli bir şeyin olduğu fikrini vermelidir. | TED | الاتفاق بالإجماع لا يزال مثالياً من الناحية النظرية، وخاصة في الحالات التي تتوقع فيها درجات منخفضة من التذبذبات وعدم اليقين، ولكن عملياً، تحقيق ذلك في الحالات التي يكون فيها الاتفاق التام مستبعداً جداً يجب أن يخبرنا هذا أنه على الأرجح وجود بعض العوامل الخفية التي تؤثر على النظام. |
| Bir teselli olsaydı, muhtemelen bu, Dode'un çocuğu olmazdı. | Open Subtitles | لو هناك عزاء وحيد، هو أنه على الأرجح ليس إبن (دود) |
| muhtemelen ikisinden de. | Open Subtitles | - أنه على الأرجح قليلا من الشيئين |
| Ancak bunu yapan muhtemelen Stuart değil. | Open Subtitles | عدا أنه على الأرجح ليس (ستوارت) تفقدنا بيانات الزبائن |