"أنّها ليست" - Translation from Arabic to Turkish

• olmadığı
• şey olmadığını
• kızı olmadığını

- Kesin sana aşık olmadığı içindir.
حقًّا. أنا متأكّد من أنّها ليست واقعة في حبّك.

Öğle yemeğinin olmadığı kesin.
أنا متأكدٌ من شيءٍ وحيد وهو أنّها ليست حقيبة غدائه

Önemli birşey değildi ama bunu önemli hale getirdin önemli olmadığı halde önemli birşey gibi oldu.
هي ليست قضية كبرى، لكن الآن أنت تجعلين منها قضية كبرى، لذا أعتقد بأنّها قضية كبرى، بالرغم من أنّها ليست قضية كبرى.

Çöp kutusunda patlattığı maytaplar gibi bir şey olmadığını ne bileceğiz?
وما أدرانا أنّها ليست خدعة كمفرقعات علبة النفايات؟

İş her neyse, küçük bir şey olmadığını söyleyebilirim, Carter.
أياً تكن المهمّة، يمكنني إخبارك أنّها ليست مهمّة صغيرة، (كارتر)..

İzini sürecek ve kapısına gidecekti ve sıradan bir sokak kızı olmadığını öğrenecekti bu onu önemli hissettirecekti.
ستتعقبّه، وتظهر عند باب بيته وترى، أنّها ليست مجرد قمامة، فحسب... بل إنّها ذاتُ أصولٍ إستخباراتية

Bu gerçek bir düello olmadığı için şimdilik hoş görüyorum.
سأغضّ النظر عن هذا بما أنّها ليست مبارزة حقيقية

Seninle çalışıyor olması, bu işin içinde olmadığı anlamına gelmiyor.
لكن عملها لحسابك لا يعني أنّها ليست متورطة.

Kırmızı saç Kluver-Bucy olmadığı anlamına geliyor.
الشعر الأحمر يعني أنّها ليست متلامة "كلوفر-بيوسي"

Bu Clostridium Difficile olmadığı anlamına gelir.
ممّا يعني أنّها ليست "المِطثّيّة العسيرة"

Sıradan bir kordisep mantarı olmadığı açık.
من الواضح أنّها ليست حديقةً تشكيليّة من فطريّات "كورديسبس".

Ama bu doğru olmadığı anlamına gelmiyor.
لكن هذا لا يعني أنّها ليست صحيحة.

Çok şey olmadığını biliyorum ama bir zamanlar babana aitti.
أعلم أنّها ليست بالكثير، لكنّها لأبيك

İstediğin hayatın böyle bir şey olmadığını biliyorum ama daha iyi olabilir burada.
{\pos(190,210)}أعرف أنّها ليست الحياة التي أردتِها. {\pos(190,210)}.لكنّها يمكن أنْ تكون جيّدة

Deniz kızı olmadığını nerden biliyorsun?
-كيف تعرف أنّها ليست حورية بحر؟