| Ne olduklarını açıklayamıyorum diye onların UFO olduklarına inanacak değilim. | Open Subtitles | عجزي عن التفسير لا يعني أنّي سأصدّق أنّهما طبقان طائران |
| Bilgiyi almak için blöf yaptığını sanıyordum. Gerçekten alakalı olduklarını mı düşünüyorsun? | Open Subtitles | خلتُكَ كنتَ تخادع للحصول على المعلومات أتظنّ أنّهما حقاً متصلّين؟ |
| Çok dikkatli olduklarını sanıyorlardı ama evet biliyordum. | Open Subtitles | إعتقدا أنّهما كانا حذرين جداً ولكن أجل ، كنتُ أعرف |
| Sigortaya kimin bakacağını tayin etmek için yazı-tura attıklarını söylemişti. | Open Subtitles | قالت لك أنّهما اعتادا اللجوء لرفع القطعة النقدية لتحديد من سيصلح العطب؟ |
| Böyle bir şey yapmak isteyeceklerine pek ihtimâl vermiyorum, ama onlar kabul ederlerse ben de varım. | Open Subtitles | لا أتخيل أنّهما سيرغبان في هذا لكن إن كانا مستعدان فأنا موافق |
| Hayır, bence erkek arkadaşına gidelim. Kavga ettiklerini biliyoruz. | Open Subtitles | .كلاّ. أقول أن نعود مُجدداً إلى خليلها .نحن نعلم أنّهما تشاجرا |
| Benim ediyor olduklarını düşündüğüm kadar oğulların senden nefret ediyor mu? | Open Subtitles | حسنٌ، لتسرع بإخباري قبل أنّ ينال السرطان من أذناي. أيكرهكَولداك.. بقدرما أحسبُ أنّهما يكرهاك؟ |
| İyi olduklarını söylüyorlar ama yine ufacık bir şey onları tetikleyecek. | Open Subtitles | أعني يقولان أنّهما سيكونان على ما يرام، ثمّ سيأتي شيءٌ صغير ليفجّر الوضع. |
| Karımı ve oğlumu tahliye edin. Güvende olduklarını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أخلوا زوجتي و ابني أريدُ التأكّدَ أنّهما بأمان |
| Bir süre daha güçlü bir silah olduklarını kanıtladılar. | Open Subtitles | خلال بعض الوقت، إتّضح أنّهما سلاح فتّاك. |
| İlk başlarda eve girdiklerinde ikisinin birlikte olduklarını düşünmüştüm. | Open Subtitles | بالبداية، عندما جاؤوا إلـى البيت في الواقع، ظننتُ أنّهما مرتبطـان عاطفيـًا |
| Teşkilat hiçbir şey söylemiyor ama profesyonel olduklarını düşünüyoruz. | Open Subtitles | الوكالة لا تريد أن تفصح عن شيء، لكنّنا نعتقد أنّهما كانا محترفيْن. |
| Her üzgün olduğunda veya korktuğunda onların daima orada olduklarını unutma. | Open Subtitles | أيّان يصيبك الحزن أو الخوف، فاذكر أنّهما موجودان دومًا. |
| Onun hakkında fazla konuşmazdı ama bir gece laboratuvardayken... - ...bana ayrıldıklarını söylemişti. | Open Subtitles | لمْ تتحدّث كثيراً عن ذلك، لكن ذات ليلة مُتأخّرة في المُختبر أخبرتني أنّهما انفصلا. |
| Sadece söylediği Mısır sergisi açılışında ilk öpüşmelerini yaptıklarıydı ve bunun çok ateşli ve zor olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | كلا ، مجرّد أنّهما تبادلا قبلتهما الأولى في افتتاح المعرض المصري... وأنّه كان مثيراً وعميقاً منذ ذلك الحين |
| onlar resmi çizerken, içeri geçip şu kuru fasulyeden biraz daha yiyelim. | Open Subtitles | مهلاً، في حين أنّهما تقومان بالرسم فربّما يجب أن نذهب ونأكل المزيد من الفلفل الحار |
| Kendisinin sevdiği kadar havaifişekleri sevdikleri için kavga ettiklerini sanıyordu. | Open Subtitles | ظنّ أنّ سبب ذلك هو أنّهما يحبّان الألعاب النارية بقدر ما يحبها هو |
| İkisi de çubuk şeklinde, ikisi de asite dayanıklı... ikisinin de ince bir gölgesi var tıpkı kapalı bir kapsül gibi. | Open Subtitles | كلتاهما على شكل عصويّ، مقاومات للأحماض .. كما أنّهما تملكان ظلّاً طفيفاً، تبدوان محفوظتان في كبسولة. |
| Üçgenin içinde bir yerde olmalılar. Tahminimce tam ortasındadırlar. | Open Subtitles | لا بدّ أنّهما بمكان ما في محيط المثلث، أخمّن أنّهما في منتصفه |
| Ben onlara kızdığımda da, seni daha çok sevdiklerini söylediler. | Open Subtitles | عندما كنت أتولى رعايتهما، كانتا تقولان أنّهما تحبّانك أكثر. |
| - Kahvaltıya gitmiş olabilirler mi? | Open Subtitles | أتعتقدين أنّهما خرجا لتناول الإفطار؟ لا أعلم. |