| Benim bilincim yerinde ve ihtiyacı olduğunu söylüyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف ما أقول، وأقول أنّه بحاجة للطبيب. |
| Rumple bizi New York'da buldu, eski dostlarına ihtiyacı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | عثر (رامبل) علينا في "نيويورك" وقال أنّه بحاجة لبعض الأصدقاء الجدد |
| Stan bana gelip masraflar ve şu eski günlüğü almak için 10,000 dolara ihtiyacı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | قال لي (ستان) أنّه بحاجة إلى 10 آلاف دولار للنفقات، ولشراء يوميّات ذاك المُحقق الخاص. |
| - Biraz zamana ihtiyacı varmış gibi geldi. | Open Subtitles | أجل، حسنا، بدى الفتى كما لو أنّه بحاجة لاستراحة |
| Bu onun kıçını hizaya getirmeyeceğim anlamına gelmiyor buna ihtiyacı varmış gibi geliyor. | Open Subtitles | هذا لا يعني أنّني لن أنتقد تعينه كقائدٍ عليّنا، لو أنّ ... ، أنت تعرف، أشعر أنّه بحاجة لتلك القيادة |
| Bana ihtiyacı olduğunu hissettim. | Open Subtitles | شعرت أنّه بحاجة إليّ |
| Pan Henry'ye sihri kurtarması için kalbine ihtiyacı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | (بان) أخبر (هنري) أنّه بحاجة إلى قلبه لإنقاذ السحر |
| Bana ihtiyacı olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | لقد أخبرني أنّه بحاجة إلي. |
| Yardıma ihtiyacı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | يقول أنّه بحاجة للمساعدة |
| Jay dalışta iyiydi ve paraya ihtiyacı olduğunu biliyordum böylece ortak olduk. | Open Subtitles | عرف (جاي) طُرق الإنقاذ، وكنتُ أعرف أنّه بحاجة للمال بشدّة، -لذا فإننا أصبحنا شُركاء . |
| Kenneth dedi ki Argus için bir lapa yapmak için biraz sumak kabuğu ve zerdeçal çalısına ihtiyacı varmış. | Open Subtitles | {\pos(192,240}يقول (كينيث) أنّه بحاجة لسماق وجدور شجيرة صفراء {\pos(192,240}(لعمل كِمادة لـ(آرغوس |