| Ona oğlunun hâlâ adada olduğunu söyleyeceğim ve bu işle ilgim kalmayacak. | Open Subtitles | وإخبارها أنّه لا يزال في الجزيرة، وبعدها أنتهي من هذا الأمر إلى الأبد ولمَ الآن؟ |
| hâlâ sakladığına inanamıyorum. İlk buluşmamızda almıştı bunu. | Open Subtitles | لا أصدّق أنّه لا يزال يحتفظ بهذا في الواقع إلتقط هذه الصورة في الموعد الأوّل |
| hâlâ dışarıda buraya gelecek birilerinin olduğunu farzederek. | Open Subtitles | هذا إذا افترضنا أنّه لا يزال هناك أحد حيّ لكي يأتي. |
| hâlâ vaktin var. Kalmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | تدرك أنّه لا يزال لديكَ متسع للنجاة بنفسكَ، لستَ ملزمًا بالبقاء |
| "Açıklayamayacağım bir nedenden dolayı..." "...hâlâ o kalbin çarptığını öğrenmek gönlümü ferahlattı." | Open Subtitles | "ولسبب أعجز عن شرحه، أشعر بالراحة لعلمي أنّه لا يزال موجوداً" |
| - Belki de hâlâ ihtiyacı olduğunu düşünmüştür. | Open Subtitles | ربما إعتقد أنّه لا يزال بحاجة إليه |
| Hayır, kâlbin hâlâ havaalanı içinde bir yerde olduğunu ve uçakla kaçmayı düşündüklerini varsayıyoruz. | Open Subtitles | لا، لا، علينا أن نفترض أنّه لا يزال في المطار، -إنّهم يخططون ليسافروا بالطائرة |
| Freebo'nun kız arkadaşı. Görünüşe bakılırsa hâlâ Miami'de. | Open Subtitles | "خليلة (فريبو)، يبدو أنّه لا يزال في (ميامي)" |
| - Muhtemelen hâlâ Latchmere'de. | Open Subtitles | من المحتمل أنّه لا يزال بمستشفى (لاتشمير). |
| Hoffman'ın ofisinden aldığım bilgiler Pallagen'in deposunda HT1'in tüplerini hâlâ sakladığını onaylıyor. | Open Subtitles | (المعلومات التي حصلتُ عليها من مكتب (هوفمان "تؤكّد أنّه لا يزال لديه قنينة من "إتش تي 1 "في مخزن "بالاجين |
| Onları kaybetmek o masum çocuğun bir parçasının hâlâ içimde olduğunun farkına varmamı sağladı. | Open Subtitles | "وفقدهما هو ما يجعلني أدرك..." "أنّه لا بدّ أنّه لا يزال هنالك جزء ضئيل من ذاك الطفل البريء داخلي" |
| hâlâ çalıştığını söyledi. Ama Washington Heights'e gitti. | Open Subtitles | يتّصل بزوجته، ويخبرها أنّه لا يزال يعمل، وبدلاً من ذلك، ذهب إلى (واشنطن هايتس) |
| Lockwood üçüncü polisin peşindeyse, hâlâ şehirdedir. | Open Subtitles | إذا كان (لوكوود) يسعى خلف الشرطي الثالث، فلابدّ أنّه لا يزال في المدينة |
| Tabii hâlâ hayatta değilse. | Open Subtitles | إلاّ لو أنّه لا يزال حياً. |
| Güney Afrika'da hâlâ bu adamı paketleyebilecek birkaç adamımız vardır sanıyorum? | Open Subtitles | أفترض أنّه لا يزال لدينا قوات حية في (جنوب إفريقيا) يمكنهم التقاطه هناك؟ |
| - Bildiğim kadarıyla hâlâ İslamabad'da. | Open Subtitles | جلّ ما أعلمه، أنّه لا يزال في (إسلام آباد) |