| Görünüşe göre, sporlardan biri, tekrar üreyebilecek olgunluğa ulaşana kadar Tanaka'nın içinde büyümüş. | Open Subtitles | يظهر كما لو أنّ أحد البويغات نمت داخل تاناكا حتى وصل نضجا منتجا. |
| İyi ki iğneci arkadaşlarından biri beni tam zamanında çağırdı. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنّ أحد رفاقها إتّصل بي في الوقت المناسب |
| İyi ki iğneci arkadaşlarından biri beni tam zamanında çağırdı. | Open Subtitles | لحسن الحظ أنّ أحد رفاقها إتّصل بي في الوقت المناسب |
| Farz et ki, kıymetli delilerinden birisi, suyun üzerinde yürümeyi tercih etti ve boğuldu! | Open Subtitles | افترضْ أنّ أحد نزلائك الأعزّاء حاول المشيَ على الماء وغرق |
| Ama öğrendim ki en iyi elemanlarımdan birisi yapmış. Şimdi de muhtemelen bu yüzden kovulacak. | Open Subtitles | ومن ثم أكتشف أنّ أحد النخبة لديّ فعلها والآن سوف يُطرد لأجل ذلك على الأرجح |
| Oğullarımdan birinin böyle bir yere sahip olabileceğini hiç düşünmemiştim. Güzel. | Open Subtitles | لم أعتقد قط أنّ أحد من أبنائي سيحوز على مكان كهذا |
| Kendinden birinin sana ihanet ettiğini öğrenmek fena koyuyor adama. | Open Subtitles | إنّه لأمر صعب علمُك أنّ أحد أفراد جماعتك قد خانك. |
| Görünüşe göre, müşterilerinden biri onun ürününden hiç memnun kalmamış. | Open Subtitles | على ما يبدو أنّ أحد الزبائن لم يكن سعيداً بمنتوجه. |
| - Oyuncularınızdan biri artık oynayamaz. | Open Subtitles | يبدو أنّ أحد لاعبيك لا يحقّ له اللعب مع فريقك |
| Bunlardan biri alev tabancasını çalıştırıyor olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنّ أحد هذه الأشياء يشغل قاذفة اللهب |
| Hani şu yüzü kırışık köpeklerden biri gibi. | Open Subtitles | كما لو أنّ أحد الكلاب ذات الأوجه المسحوقة. |
| Bir şey keşfettim: Ölülerden biri en çok aranan 10 suçludan biriymiş! | Open Subtitles | اكتشفت أنّ أحد الرجلان الميّتان على رأس قامة العشرة المطلوبين للعدالة. |
| Bu da demektir ki asıl suçlu o dört kişiden biri. | Open Subtitles | وهو ما يعني أنّ أحد هؤلاء الأربعة هو المذنب الحقيقي |
| Eğer gizli danışmanlık hesapları bunlarsa içlerinden biri Pandora operasyonu ile ilgili olabilir. | Open Subtitles | إذن لو كانت حسابات الإستشارة السريّة الخاصّة به، فإنّ مِن المُحتمل أنّ أحد تلك الدفعات كان لعمليّة الباندورا. |
| Yani diyorsun ki, takımda birisi ona gizlice uyuşturucu verip onu öldürdü? | Open Subtitles | إذًا تعتقد أنّ أحد ما من الفريق دسّ له المخدّرات وقتلته؟ |
| Evlatlık ajansından birisi görevli memurlardan birinin bebeğin gözetimini aldığını söyledi. | Open Subtitles | وأحدهم يعمل في مكتب التبنّي قال أنّ أحد ضبّاط الاستجواب تبنّى الطّفل. |
| Muhtemelen yazdığı hikayelerden birisi yüzünden hayatı tehlikede. | Open Subtitles | الأغلب أنّ أحد قصصها على وشك تعريضها للقتل. |
| Önceleri çocuklardan birinin aldığına emindim. | Open Subtitles | في البداية كنت واثقاً أنّ أحد الأولاد أخذه |
| Başkanlarımızdan birinin enerji depoladığı söylenmişti. | Open Subtitles | من المشاع أنّ أحد رؤسائنا بلّل بطلقات الطاقة. |
| Sorumluluğunda olan birinin bu kadar basit bir şeyi bilmesi gerekirdi. | Open Subtitles | قد تعتقد أنّ أحد أعوانك يعرف شيئاً أساسياً كهذا |