| Ama her arı bilir ki her küçük iş düzgün yapıldığında büyük anlam taşır. | Open Subtitles | ولكن النحل يعلم أنّ كل وظيفة صغيرة إن تمت بإتقان، تعني الكثير |
| Birkaç bir şey okudum ve gördüm ki her evlilik el kitabı iktidarsızlık için öneriler sunuyor, çoğu zaten Betty'den bildiğimiz şeyler. | Open Subtitles | كنت أقوم ببعض القراءة، واتضح أنّ كل دليل زواج يشتمل على إيحاءات لعجز جنسي، |
| Bu da demektir ki her biriniz 215.9 kişiyi koruyup kollamalısınız. | Open Subtitles | ما يعني أنّ كل منكم يحمي ويخدم 215,9 شخص |
| Görünen o ki her şey tam olarak eskiden olduğu gibi yapılıyor. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} يبدو أنّ كل شيئ سيعود بالضبط كما كان في السابق. |
| Bell orayı kapatmış. her şeyin hâlâ orada olduğunu sanıyorum. | Open Subtitles | وأغلق كلّ شيء، أعتقد أنّ كل شيء ما يزال بالداخل. |
| Kocan ve diğerleri şu an onu arıyor. her şeyin yoluna gireceğinden eminim. | Open Subtitles | زوجكِ والآخرين يبحثون عنها، أنا واثقة أنّ كل شيء سيكون على ما يرام |
| Dosyalarınızı takip edip, her şeyin düzgün gittiğinden emin olacağım. | Open Subtitles | سأتابع حالتك، للتأكّد من أنّ كل شيء يسير بشكل سلس. |
| Birkaç yıl önce, yoksullukla ilgili bildiğimi düşündüğüm her şeyin yanlış olduğunu fark ettim. | TED | لكن اكتشفت منذ عدّة سنوات أنّ كل ما ظننت أني أعرفه عن الفقر كان خطأ. |