| Dylan, normalde belgesel yapmıyoruz ama oturup bunu konuşmak isterim. | Open Subtitles | لا نصنع الوثائقيات عادةَ لكن سأحب أن أجلس وأتحدث عنها |
| oturup senin ailemi elimden çalmaya çalıştığını izlediğim adım olmasın o? | Open Subtitles | أن أجلس و أشاهدك و أنت تحاول أن تسرق أسرتي مني؟ |
| Eğer fikrini değiştirirsen oturup şirketimin senin için neler yapabileceğini konuşmaktan mutluluk duyarım. | Open Subtitles | لوغيرت رأيك ، سيسعدني أن أجلس معك ونتحدث عما يمكن لشركتنا فعله لأجلك |
| En iyisi oturayım, yoksa Garagiola'mın fotoğrafını çekersiniz. | Open Subtitles | لكن من الأفضل أن أجلس كي لا تصوروا غرجيولا |
| Hostes koltuğuna Oturmalıyım. | Open Subtitles | علي أن أجلس في مقعد الطيار لأستطيع اخبار الطيار |
| Çünkü sen kötü bir arkadaşsın ve yanında oturmak istemiyorum. | Open Subtitles | لأنني لا أريد أن أجلس بالقرب منك لأنك صديق سوء. |
| Arkada oturmamın bir sakıncası var mı? | Open Subtitles | ليس عندك مانع أن أجلس خلفك أليس كذلك؟ |
| İsteksizce katılmama müsaade ettiler. Yalnızca gözlemci olacaktım. oturup izlememe izin vardı ama katılamazdım. | TED | وبتردد إلى حدٍ ما، سمحوا لي بحضور المختبر، لكن كمراقب فقط، سوف يسمحُ لي فقط أن أجلس وأشاهد، لا أن أشارك. |
| Alex'le çalıştıktan sonra Emma'nın, onun için en önemli dönemi yanından geçip giderken sadece oturup durmamak için çok şey öğrenmiştim. | TED | لقد تعلمت الكثير منذ أن عملت مع ألكس أن أجلس و حسب بينما العقد الحاسم لإيما يضيع هدراً. |
| Bir kenarda oturup oğlumun yavaş yavaş kötüleşmesine şahit olmak zorundayım. | TED | علي أن أجلس على الهامش ومشاهدة ولدي يتدهور. |
| Biliyor musun, şimdi tüm yapmam gereken ağacın altında oturup elmanın düşmesini beklemek. | Open Subtitles | أتعرف , كل ما علي فعله الآن هو أن أجلس تحت الشجرة و أنتظر سقوط التفاحة |
| oturup beklememi mi istiyorsun? | Open Subtitles | ماذا تريدني أن أفعل؟ تريدني أن أجلس هنا وأنتظر؟ |
| Yedek? Hayatımın geri kalanında burada oturup, seni mi beklemeliyim? | Open Subtitles | هل يجب أن أجلس هنا بانتظاركِ .طوال حياتي ؟ |
| Evde oturup dikiş dikip pis bir ayyaş gibi sızmanı mı seyredeceğim? | Open Subtitles | ما المفروض أن أفعل؟ هل المفروض أن أجلس في المنزل أحيّك وأخيط... |
| Sen onu becerirken burada oturayım mı? | Open Subtitles | أمفترض أن أجلس هنا وحسب بينما تذهب معها وتضاجعها؟ |
| Ben onun arkasına Oturmalıyım | Open Subtitles | إنني أصاب بغثيان بالخلف يجب أن أجلس بالأمام معه |
| İsmimizi anons ettiklerinde sahneye çıkmak istedim ama ne zaman ayağa kalksam osurmaya başladım ve yerime geri oturmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | أردت أن أذهب هناك عندما ظلوا ينادوا أسماءنا لكن كل مرة كنت أقف، بدءت أتبرز قليلاً واضطررت أن أجلس مرة أخرى. |
| Tekrar oturmamın bir sakıncası var mı? | Open Subtitles | هل تمانعين أن أجلس هنا مجدداً؟ |
| Burada biraz otursam mahsuru var mı? | Open Subtitles | هل تمانعين أن أجلس أشعر أنني أميل أنحني إليكِ |
| Çok sıkı çalıştım çocuklar. Bir kumsalda oturmayı hak etmedim mi? | Open Subtitles | أنا أعمل كثيرا , ياشباب ألا أستحق أن أجلس على الشاطيء؟ |
| Küçükken diğer çocuklar gittikten sonra oyun alanında daima tek başıma ölen annemi düşünerek otururdum. | Open Subtitles | عندما كنت صغيراً أعتدت أن أجلس وحيداً في الملعب بعد ذهاب باقي الأطفال |
| Orda oturmak istemiyorum burada oturacağım çünkü o benim yerim. | Open Subtitles | لا أريـد أن أجلس هنـا أريـد أن أجلس هنـا لأن هـذا مقعـدي |
| - Sen toplanırken burada oturabilir miyim? | Open Subtitles | هل يمكنني أن أجلس هنا بينما أنت تٌعد حقائبك؟ كما تشائين |