| Tamam, anlıyorum. Bana sorduklarında, sen ne söylememi istiyorsan onu söyleyeceğim. | Open Subtitles | إن سألوني، سأخبرهم بما تريدني أن أخبرهم به، سأكذب من اجلك |
| Sizinle ya da sizsiz ben onlara gidip söyleyeceğimiz her şeyi söyleyeceğim. | Open Subtitles | حتى بدونكم جميعاً أستطيع أن أخبرهم بما نُريد قوله |
| Ben basına konuşmak istiyorum. onlara her şeyi anlatmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أتحدث مع الصحافة أريد أن أخبرهم بكل شيء |
| onlara, yaptığım şey için üzgün olduğumu söylemeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أخبرهم أني آسف على ما أنا فعلت |
| Diyorum ki, Teğmen Boylar'ın ailesini tekrar gördüğümde onlara tüm gerçeği anlatmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | أعني أنه في المرة القادمة سوف ارى والدا (الملازم بويلار) وأفضل أن أخبرهم بكامل الحقيقة |
| Şimdi söylemem lazım yoksa bütün hayatım boyu sıkıntı içerisinde olacağım. | Open Subtitles | علي أن أخبرهم الآن و إلا لن أستطيع ذلك مطلقاً |
| Ve eğer sen değişmezsen, babalarının şey olduğunu söylerim onlara şeytani. | Open Subtitles | وإذا لم تتغير فيجب أن أخبرهم أن أباهم فاسد |
| onlara basitçe Wraithleri durdurduğumuzu söylemeyi düşünüyordum ve yaptığımız fedakârlığı birine söylemeyi belki. | Open Subtitles | كنت أفكر أن أخبرهم أننا أوقفنا الرييث لندع شخصا ما يعلم أن تضحيتنا نجحت |
| Kaçmalarını söylemeliydim. Olanca güçleriyle kaçıp saklanmalarını. | Open Subtitles | كان يجب أن أخبرهم أن يهربوا بأقصى سرعتهم، يهربوا ويختبأوا |
| Söylemeli miyim, söylememeli miyim? | Open Subtitles | هل ينبغي علي أن أخبرهم أم لا؟ |
| onlara bu yılki Takım Çalışması seminerine katılmayacağını söylememi istiyorsun. | Open Subtitles | تريدني أن أخبرهم أنك لن تأتي هذه السنة للدورة؟ |
| - Senin için yalan söyleyeceğim. | Open Subtitles | إذا سألوني، سأخبرهم ما تريدني أن أخبرهم به |
| onlara, artık nükleer saldırı riskinin bulunmadığını söyleyeceğim. | Open Subtitles | وأريد أن أخبرهم أننا لم نعد معرضين لخطر الهجوم النووى |
| onlara elinden geleni yaptığını söyleyebilmeliyim yoksa gelip oğlunu alırlar. | Open Subtitles | أريد أن أخبرهم أنك على قدر المسؤولية أو سيأخذون تومي |
| Böylece onları ne kadar çok sevdiğimi onlara söyleyebilirim çünkü çok seviyorum Mike. | Open Subtitles | عندئذٍ يمكن أن أخبرهم بالضبط كم أحبهم كثيرًا لأنني أحبهم للغاية يا مايك |
| İlk teması benim kurduğumu söylemeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أخبرهم أنّي أجريتُ أوّل إتّصال. |
| Belli ki, onlara söylemeliyim. | Open Subtitles | عليّ أن أخبرهم, من الواضح |
| Diyorum ki, Teğmen Boylar'ın ailesini tekrar gördüğümde onlara tüm gerçeği anlatmayı düşünüyorum. | Open Subtitles | أعني أنه في المرة القادمة سوف ارى والدا (الملازم بويلار) وأفضل أن أخبرهم بكامل الحقيقة |
| onlara neden dönemeyeceğimi söylemem gerek. | Open Subtitles | أعنــي لابـد أن أخبرهم لماذا لا أستطيـــــــــع العودة |
| Bütün gün senin gibi insanların şikayetlerini dinlerim... ve sonunda onlara düşündüklerimi söylerim. | Open Subtitles | طوال اليوم، يتوجب علي أن أستمع لأشخاص مثلك يشتكون والأن أستطيع أخيراً أن أخبرهم برأيي |
| onlara basitçe Wraithleri durdurduğumuzu söylemeyi düşünüyordum ve yaptığımız fedakârlığı birine söylemeyi belki. | Open Subtitles | كنت أفكر أن أخبرهم أننا أوقفنا الرييث لندع شخصا ما يعلم أن تضحيتنا نجحت |
| Ama... Şimdi düşünüyorum da, söylemeliydim. | Open Subtitles | لم أخبر المجموعة بذلك أو ميشيل لكن كان من الواجب أن أخبرهم |
| Kızmamaları için oyun yaparak söylememi istiyorsun. | Open Subtitles | هل ترى أن أخبرهم بمسابقة لكي لا يغضبوا كثيرا؟ |