| Dinle, en büyük hayranınım. Sana bir soru sorabilir miyim? | Open Subtitles | إسمعي, أنا من أكبر المعجبين بك أيمكنني أن أسألك سؤالاً؟ |
| Sana sormak isterdim, babama karşı nasıl bu kadar insafsız olabiliyorsun? | Open Subtitles | أردت أن أسألك , كيف أصبحت غير أخلاقيا مع أبى ؟ |
| Madem şu anda karşımda duruyorsun Sana bir soru sormak istiyorum. | Open Subtitles | لكن الآن بعد أن أراك، أريد أن أسألك سؤالا، اسمحوا لي؟ |
| Bu şekilde geldiğim için üzgünüm. Sana bir şey sormam gerek. | Open Subtitles | آسف لدخولى بدون اذن هكذا أريد أن أسألك عن بعض الأشياء |
| Kusuruma bakmazsanız size sormayı düşündüğüm bir şey var. | Open Subtitles | أتمنى ألا تمانعي، ولكن هناك شيئاً أريد أن أسألك عنه. |
| Ben de sana bunu soracaktım ve sen de onun sende olmadığını ve onun nasıl buraya geldiğini bilmediğini söyleyecektin. | Open Subtitles | كنت أخشى أنني سأضطر أن أسألك عن هذه و من ثم ستقول بأنها لم تكن لديك و كيف ستعلم بأن هذا ما يجري ؟ |
| Çok aptalca ve münasebetsizce olduğunun farkındayım. Sana sormam gerekirdi. | Open Subtitles | أعلم أنّ ذلك كان حمقًا وتطفّلًا، وتعيّن أن أسألك فحسب. |
| Bu soruyu sana sormalıyım. | Open Subtitles | إنَه سؤال أستطيع أن أسألك إيَاه بكلَ سهولة |
| Siyasi olarak hangi tarafta durduğunuzu sorabilir miyim, Bayan Broome? | Open Subtitles | أيمكننى أن أسألك عن إنتمائك السياسى يا مس بروم ؟ |
| Kaç kişinin başından beri mahkûmiyeti yönünde oy kullandığını sorabilir miyim, efendim? | Open Subtitles | هل يمكنني أن أسألك عن عدد الأصوات التي صوتت بالإدانة؟ منذ البداية,سيدي؟ |
| İş demişken, sana işle ilgili bir şey sorabilir miyim? | Open Subtitles | حسناً، بالحديث عن العمل هل يمكنني أن أسألك شيئاً عنه؟ |
| Şimdi, basının önünde, Rocky Balboa, Sana sormak istiyorum: | Open Subtitles | فى حضور الصحافة أود أن أسألك يا روكى بالبوا |
| Hey, Sana sormak istediğim bir şey var... bana mı öyle geliyor yoksa sen...bana bakıyor musun? | Open Subtitles | كنت أعنى أن أسألك هل أننى أتخيل ، أم أنها حقيقة أنك تنظر فى اتجاهى دائماً ؟ |
| sormak istiyorum evlat, sarışın olan seni niye ele verdi? | Open Subtitles | ،أردتُ أن أسألك يا فتى لمَ وشت بك تلك الشقراء؟ |
| Daha ileriye gitmeden önce Sana bir şey sormam gerek. | Open Subtitles | قبل ان نذهب الى أي مكان عليّ أن أسألك سؤال |
| sormayı unuttum. Adın ne senin ve hesabı neden ödeyemedin? | Open Subtitles | نسيت أن أسألك عن أسمك وعدم دفعك حساب الطعام |
| Monica'nın "hayat arkadaşı" esprisini soracaktım. | Open Subtitles | أردت أن أسألك عن نكتة مونيكا حول العريس. |
| Sana sormam gereken başka birşey vardı aslında, eğer istemezsen cevap vermek zorunda değilsin. | Open Subtitles | بالتأكيد، حسناً هناك شيء آخر أريدك أن أسألك عنه |
| Bak, ben, uh... sana birkaç kişisel soru sorabilir miyim? | Open Subtitles | اسمعي, هل أستطيع أن أسألك سؤالين شخصيين من عندي أنا؟ |
| Bu kurşunlama olayı ile ilgili size bazı sorular sormalıyım. | Open Subtitles | ضرورة أن أسألك بعض الأسئلة حول اطلاق النار لتر. |
| Sana bir şey sormak istiyorum. Yine kanını mı satıyorsun? | Open Subtitles | أريد أن أسألك شيئاً هل كنت تبيع دمك من جديد؟ |
| - Şey, bu özel. - Biliyorum. Soruyu sormak zorundayım. | Open Subtitles | ــ هذه أمور شخصية ــ أعرف ولكن لابد أن أسألك |
| Belki yabancı geri dönüp de ensemde boza pişirmeye başlamadan sormam gereken bir şey vardır. | Open Subtitles | ربما هناك شيء يجب أن أسألك إياه قبل أن يأتي ذلك الغريب و يبدأ بالضغط علي |
| Sana bir soru soracağım Sadık, sen hiç olmazsa denedin. | Open Subtitles | أريد أن أسألك عن شئ بما أنك على الأقل حاولت |