"أن أصدق أنك" - Translation from Arabic to Turkish

• inanmamı
• ettiğine inanamıyorum
• olduğuna inanamıyorum
• olmana inanamıyorum

Oh, benden senin zamanda bir çatlak bulduğuna inanmamı istiyorsun?
اوه,و أنت تريدنى أن أصدق أنك وجدت شق فى الزمن

Parası için evlenmeyeceğine inanmamı mı bekliyorsun? - Öyle.
هل تتوقعين مني أن أصدق أنك لا تريدين الزواج من إبني لأجل أمواله؟

O klonları davet ettiğine inanamıyorum.
تعرفين، أنا لا أستطيع أن أصدق أنك تشجعين تلك النسخ

Beni bu şekilde takip ettiğine inanamıyorum. Sen beni gerçekten umursuyorsun.
لا أستطيع أن أصدق أنك لحقتني الى هنا واهتممت لامري

Hala yanımda olduğuna inanamıyorum. İyi geceler.
أنا لا أَستطيع أن أصدق أنك تستمر معي في هذا.

Demo'nu neredeyse bitirdiğine ve en iyi arkadaşınla ilgili bir şarkı yazmamış olduğuna inanamıyorum.
لاأستطيع أن أصدق أنك كدت تنتهين من عمل البومك ولم تقومي بكتابة أغنيه عن صديقك المفضل.

O ezikle yatıyor olmana inanamıyorum.
لا أستطيع أن أصدق أنك تنامين مع ذلك الفاشل

Şimdi senin Spend Mart'ta ki bir... iç çamaşırı bidonundan... bunları bunu aldığına inanmamı mı bekliyorsun.
هل تتوقع من أن أصدق أنك اشتريت زوجا من الملابس الداخلية من سلة من متجر سبيند مارت

Kocanı öldürüyor, üvey oğlunu kaçırıyor ve onu yıllardır görmediğine inanmamı bekliyorsun.
لقد قتل زوجك وخطف إبنه وعلي أن أصدق أنك لم ترينه منذ سنوات

Asla tanışmadığın birisiyle yüzbinlerce dolarlık bir iş anlaşması yaptığına inanmamı mı bekliyorsun?
هل تتوقع أن أصدق أنك دخلت في هذه الصفقة التي تساوي مئات الالاف من الدولارات مع شخص دون أن تقابله ابداً؟

Buharda bu mektubu açmayıp sonra benim için tekrar mühürtemediğine inanmamı beklemiyorsun herhalde.
لا تتوقع أن أصدق أنك لم تفتحها وأعدت ختمها ثانيةً

Benim için üzüldüğüne inanmamı mı bekliyorsun?
أتتوقع منّى أن أصدق أنك تشعر بالحزن لأجلى؟

Bizim evi tesadüfen seçtiğine inanmamı mı bekliyorsun?
هل تتةقع مني أن أصدق أنك اخترت هذا المنزل بالمصادفة؟

Kardeşine tek başına gözkulak olmam için beni terk ettiğine inanamıyorum.
لم يمكنني أن أصدق أنك تتركني لأعتني بأخيك لوحدي

Beni takip ettiğine inanamıyorum.
الروائح الطيبة لا أستطيع أن أصدق أنك تبعتني إلى هنا.

Gene'i düğüne davet ettiğine inanamıyorum.
لا أستطيع أن أصدق أنك دعوت جين للعرس

Gizli bir bowling oyuncu olduğuna inanamıyorum.
لا أستطيع أن أصدق أنك الرامى الكلاسيكية.

Koç olduğuna inanamıyorum, acayip yardıma ihtiyacımız var.
لا أستطيع أن أصدق أنك مدربنا نحن بحاجة إلى معجزة سوف ترى

Supergirl, burada olduğuna inanamıyorum.
السوبر فتاة، وأنا لا أستطيع أن أصدق أنك هنا.

Ben de senin bu ezikle yatıyor olmana inanamıyorum.
لا أستطيع أن أصدق أنك تنامين مع هذاالفاشل

Bu kadar sorumsuz olmana inanamıyorum.
لا أستطيع أن أصدق أنك فعلت تصرفا غير مسؤول.